Şehir hayatının koşuşturmacasında çoğumuz yürümenin sadece A noktasından B noktasına gitmek olduğunu düşünürüz. Oysa her adım, sandığımızdan çok daha fazlasını ifade ediyor. Son araştırmalar, düzenli yürüyüşün kanser ve demans gibi ciddi hastalıklara karşı adeta bir kalkan görevi gördüğünü ortaya koyuyor.
Aslında bunu düşününce... Ne garip değil mi? En basit, en ulaşılabilir egzersiz biçimi bizi en korkutucu hastalıklardan koruyabiliyor. Üstelik pahalı spor salonlarına veya özel ekipmanlara ihtiyaç duymadan.
Bilim Ne Diyor?
Yapılan kapsamlı çalışmalar, düzenli tempolu yürüyüş yapan bireylerde meme kanseri riskinin %30'lara varan oranlarda azaldığını gösteriyor. Kolon kanseri içinse bu oran %25 civarında. Demans konusunda ise durum daha da etkileyici - haftada sadece birkaç kez yürüyüş yapanlarda bile bilişsel gerileme riski belirgin şekilde düşüyor.
Peki nasıl oluyor da bu kadar basit bir aktivite bu denli güçlü sonuçlar doğurabiliyor? İşin sırrı, yürüyüşün vücudumuzda tetiklediği bir dizi karmaşık biyolojik süreçte yatıyor.
Yürüdüğünüzde Vücudunuzda Neler Oluyor?
- Kan dolaşımı hızlanıyor, oksijen taşınması artıyor
- Enflamasyon seviyeleri düşüyor - ki bu kanser ve demansın en büyük tetikleyicilerinden biri
- Beyin hücreleri arasındaki bağlantılar güçleniyor
- Bağışıklık sistemi hücreleri daha aktif hale geliyor
- Stres hormonları azalıyor, mutluluk hormonları artıyor
Ve işin en güzel yanı? Bunların hepsi, neredeyse hiç farkında olmadan, belki de işe giderken attığımız o adımlarla gerçekleşiyor.
İdeal Yürüyüş Nasıl Olmalı?
Şimdi hemen maraton koşucusu olmanızı söylemiyoruz tabii ki. Aslında işin sırrı aşırılıkta değil, düzenlilikte yatıyor. Uzmanların önerdiği ideal yürüyüş:
- Haftada 4-5 gün: Her gün olmasa da düzenli olmalı
- 30-45 dakika: Çok kısa değil, ama saatlerce de değil
- Tempolu: Nefes nefese kalmadan ama ter atacak kadar
- Süreklilik: Bir gün değil, her gün - pardon, neredeyse her gün
Unutmayın, mükemmeliyetçilik bu işin düşmanı. Bazen sadece 20 dakika yürüyebilirsiniz, bazen belki biraz daha yavaş. Önemli olan vazgeçmemek.
Başlamak İçin Bahane Değil, Sebep Bulun
"Vaktim yok" diyorsanız, şunu deneyin: İşten eve dönerken bir durak erken inin. Asansör yerine merdiven kullanın. Kahve molanızda ofis etrafında kısa bir tur atın. Küçük başlayın, büyük düşünün.
Kim bilir? Belki de bugün attığınız o ekstra adımlar, yıllar sonra sağlıklı bir hayatın temelini atıyor olacak. Ne dersiniz, bugün ilk adımı atmaya hazır mısınız?