
Manisa'da tam çeyrek asır önce yaşanan ve bir türlü çözülemeyen o esrarengiz vakada inanılmaz bir gelişme yaşandı. 1999'un o yaz gününde, daha 2 aylıkken hayatını kaybeden bebek M.A.'nın ölüm nedeni artık bir sır olmaktan çıktı.
Olayın üzerinden tam 25 yıl geçmesine rağmen -inanması güç ama- katil en yakındaymış. Ölen bebeğin o zamanlar 7 yaşında olan ablası M.Y., kardeşini yastıkla boğarak öldürmüş. İnsanın içini acıtan bu itiraf, modern adli bilim sayesinde gün yüzüne çıktı.
DNA İzi Karanlığı Aydınlattı
Olayın aydınlatılmasında kritik rol oynayan şey, olay yerinden alınan ve yıllarca saklanan fiziksel bulgular oldu. Bebeğin üzerinde ve yastıkta bulunan DNA örnekleri, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte yeniden incelendi. Ve işte o an... Beklenmedik sonuç herkesi şoka uğrattı.
DNA eşleşmesi, suçun failini gözler önüne serdi: Mağdurun ablası. O zamanlar sadece bir çocuk olan M.Y., şimdi 32 yaşında bir kadındı ve bu korkunç sırla yaşıyordu.
"Kardeşimin Sürekli Ağlamasına Dayanamadım"
İfadesinde M.Y., o günü şöyle anlattı: "Kardeşimin durmaksızın ağlaması beni çıldırtmıştı. Ne yaparsam yapayım susturamıyordum. Öfkem kontrolden çıktı ve yastığı alıp yüzüne bastırdım. Sonra... sonra ağlaması kesildi."
Bu itiraf, ailenin yıllardır taşıdığı acıyı daha da derinleştirdi. Anne ve baba, kızlarının bu eyleminden habersiz, tam 25 yıl boyunca kızlarının ölümünün nedenini anlamaya çalışmışlardı.
Adalet Nihayet Yerini Buldu
Savcılık, M.Y. hakkında "kasten öldürme" suçundan soruşturma başlattı. Ancak dava dosyası, failin işlediği suç tarihinde 7 yaşında olması nedeniyle ceza ehliyeti bulunmaması gerekçesiyle mahkeme tarafından düşürüldü.
Bu trajik olay, aile içi şiddetin en üzücü örneklerinden biri olarak kayıtlara geçti. Uzmanlar, çocuk yaştaki bireylerde öfke kontrolü ve psikolojik destek mekanizmalarının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha vurguluyor.
Manisa'da yaşanan ve nesiller boyu unutulmayacak bu acı olay, adli tıptaki gelişmelerin en karanlık sırları bile aydınlatabildiğini gösterdi. Ama geride, bir ailenin parçalanmış hayalleri ve asla tamir edilemeyecek bir yara bıraktı.