45 Yıl Sonra Gelen Adalet: Behman Ayrıma Şehit Unvanı Verildi!
45 Yıl Sonra Şehit Unvanı: Behman Ayrım'ın Hikayesi

Tam kırk beş yıl geçmiş üzerinden. Zaman öyle hızlı akıp gitmiş ki, insan "gerçekten o kadar oldu mu?" diye düşünmeden edemiyor. 1979'un o karanlık gününde hayatını kaybeden makine mühendisi Behman Ayrım'ın ailesi, nihayet bekledikleri adalete kavuştu.

Olay, 12 Eylül 1979'da Diyarbakır-Elazığ karayolunda meydana gelmişti. Behman Ayrım, görevi başındaydı - bir makine mühendisi olarak rutin kontrol için yola çıkmıştı. Ne var ki o gün, hiç kimsenin tahmin edemeyeceği trajik bir olay yaşanacaktı.

Yarım Asırlık Bekleyiş

Ailesi tam 45 yıl boyunca pes etmedi. Her yıl, her ay, her gün... Adeta bir çınar ağacı gibi sabırla beklediler. "Acı taze mi?" diye soracak olursanız, zamanın bazı yaraları asla tam olarak iyileştiremediğini söyleyebilirim. Öyle ya, kayıplarımız bizden bir parça götürürken geride kalanlar için her an tazelenen bir sızıya dönüşüyor.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'ndan yapılan açıklama, bu uzun bekleyişi noktalayan müjdeyi verdi. Behman Ayrım'a resmi olarak "şehit" unvanı verildi. Bu karar, sadece bir statü değişikliği değil - aynı zamanda devletin geç de olsa gösterdiği bir vefa örneği.

Ailenin Yürek Burkan Mücadelesi

Aile üyeleri, yıllarca süren hukuk mücadelelerinden sonra nihayet haklı çıktılar. Torunlar dedelerini, yeğenler amcalarını - artık resmi kayıtlarda "şehit" olarak anacak. Bu, sadece kağıt üzerinde bir değişiklik değil; manevi bir huzur, tarihe not düşülmüş bir düzeltme.

Düşünsenize, neredeyse yarım asır... İnsan ömrünün yarısından fazla bir süre. Bu süre zarfında dünya değişti, teknoloji baş döndürücü şekilde ilerledi, hayatlarımız dönüştü. Ama onlar için zaman, o kara günde donup kalmıştı adeta.

Son Nefeste Vazife Başında

Behman Ayrım'ın hikayesi, aslında birçok benzer trajedinin de aynası. Görevini yaparken hayatını kaybeden, ama hak ettiği statüyü ancak yıllar sonra alabilen nice isim var tarihimizde. Bu karar, belki onların da hikayelerine ışık tutacak.

Peki neden bu kadar uzun sürdü? Bürokrasi mi, kırtasiyecilik mi, yoksa başka sebepler mi? Aslında hepsinin bir karışımı diyebiliriz. Zamanın koşulları, belgelerin kaybolması, tanıkların bulunamaması... Tüm bunlar adaletin teceline yol açmış.

Ama sonuçta doğru olan oldu. Geç olsun da güç olmasın derler ya - işte tam da öyle bir durum. Ailenin yüreğindeki o buruk sevinci tahmin edebiliyorum. Bir yanda kavuştukları adaletin mutluluğu, diğer yanda kaybettikleri sevdiklerinin hüznü...

Bu karar, sadece bir ailenin değil, tüm toplumun hafızasına kazınmış bir düzeltme aslında. Tarih bazen yanılıyor - ama düzeltmek de bizim elimizde. Behman Ayrım artık resmen şehitlerimiz arasında. Ruhu şad olsun.