Kan Davası Kan Döktürdü: Kardeşinin Ölümünden Sorumlu Tuttuğu Akrabasını Silahla Vurdu ve Yerde Tekmeledi!
Adana'da kan davası: Akraba silahla vuruldu

Adana'da hava birdenbire kurşuni bir renge büründü, sanki gökyüzü bile yaşanacakları biliyordu. İnsanın içini kemiren o eski hesap, nihayet kanlı bir yüzleşmeyle sonuçlandı.

Olay öyle sıradan bir pazartesi gününde patlak verdi ki, mahalle sakinleri önce sesleri duyduklarında 'yine bir kavga' diye düşündüler. Ama bu, bildik kavgalardan çok farklıydı. İki akraba arasında yıllardır süren -evet, tam olarak yıllardır- o gizli gerilim, artık saklanamaz hale gelmişti.

Öfkenin Bıçak Sırtı Yüzü

Salisenin bile hesap edemeyeceği kadar kısa bir sürede, her şey altüst oldu. Bir adam, kardeşinin ölümünden sorumlu tuttuğu akrabasına karşı silahını çekti. Ve ateş etti. Kurşunlar hedefini buldu, hedef yere yığıldı.

Ama öfke dinmiyordu. Asla dinmiyor. Saldırgan, yerde yaralı yatan akrabasını tekmelemeye başladı. Her tekme, geçmişin acılarını haykırıyor gibiydi. O an orada bulunanların anlattığına göre, 'gözler dönmüştü' - gerçekten de öyleydi.

Kayıp Kardeşin Gölgesi

Peki neydi bu kanlı yüzleşmenin arkasındaki gerçek? İşte orası biraz karışık. Aile içinde derinleşen bir anlaşmazlık, belki de hiç kapanmayan bir yara... Kayıp kardeşin anısı, hayatta kalan için dayanılmaz bir yük haline gelmiş olmalı.

Olay yerine ilk ulaşan polis ekipleri, yaralıyı hastaneye yetiştirmek için adeta zamanla yarıştı. Ancak ne yazık ki, yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Ölüm, bir kez daha galip gelmişti.

Sonrası ve Sessiz Çığlık

Saldırgan ise olay yerinden uzaklaşmaya çalışırken yakalandı. Elleri henüz kurumamış kanla, gözlerinde ise tarifsiz bir ifadeyle... O ifade neydi? Pişmanlık mı, yoksa tamamlanmış bir intikamın verdiği o garip huzur mu?

Mahalle sakinleri hala şoktalar. 'Komşumuzdu, nasıl oldu da bu hale geldi?' diye soruyorlar. Aslında cevap basit: İnsan yüreği, bazen en ağır yükleri taşıyamayacak kadar narindir.

Adli makamlar soruşturmayı derinleştiriyor. Bu trajik olay, aile içi şiddetin ne denli yıkıcı olabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Belki de hepimiz, öfkemizi kontrol etmenin yollarını yeniden düşünmeliyiz.