Ankara'nın o bildik soğuk bir sabahında, hayat bir anda duruverdi 22 yaşındaki bir gencin için. Öyle sıradan bir gün değildi aslında - kimse böyle bitmesini beklemiyordu günün.
Olay, geçtiğimiz perşembe günü yaşandı ve maalesef trajik bir şekilde sonuçlandı. Genç adam, başına isabet eden kurşunlarla can verdi. Hastaneye yetiştirildiğinde artık çok geçti - doktorlar ellerinden geleni yapmışlardı ama nafile.
Ailenin Yürek Burkan Acısı
Cenaze töreni deseniz, göz yaşartıcıydı doğrusu. Anne - oğlunun cansız bedenine sarılmış, "Niye benim evladım?" diye haykırıyordu. Baba ise donuk bakışlarla etrafı süzüyor, belki de hâlâ inanamıyordu başına gelenlere.
Sevenleri toplanmıştı mezar başında. Kimi sessizce ağlıyor, kimi öfkesini gizlemeye çalışıyordu. Genç yaşta giden bir hayat işte - insanın içini acıtıyor doğrusu.
Adalet Beklentisi
Aile avukatı, olayla ilgili soruşturmanın devam ettiğini belirtti. "Bu işin peşini bırakmayacağız" diyordu kararlılıkla. Polis ekipleri olay yerinde incelemelerini sürdürüyor - kamera kayıtları, tanık ifadeleri derken, umarım kısa sürede aydınlanır bu karanlık olay.
Toplum olarak şu soruyu sormadan edemiyor insan: Bu gençler niye böyle ölüme kurban gidiyor? Her gün bir yerlerde benzer haberler duyuyoruz - içimiz acıyor, yüreğimiz sızlıyor.
Cenaze namazından sonra genç adam, doğduğu topraklara son uykusuna uğurlandı. Arkasında ise cevapsız sorular ve tarifsiz bir acı bırakarak...