
Hani derler ya, 'hukuk önünde herkes eşittir' diye... Şanlıurfa'da bu söz bir kez daha anlam buldu. 3. Asliye Ceza Mahkemesi, adeta sessiz bir fırtına gibi eserek önemli bir adım attı.
Olay şu: Mahkeme, dosyası kendilerinde yargılaması devam eden -ama nerede olduğu meçhul- bir sanık için kolları sıvadı. Resmi Gazete'de yayımlanan ilanda, bu kişiye şöyle seslenildi: 'Gel ve savunmanı yap!'
Yasal Zaman Daralıyor
Aslında durum ciddi. Mahkeme, 7 günlük bir süre tanımış. Bu süre içinde sanığın mahkemeye gelip kendini savunması bekleniyor. Yoksa... İşte o 'yoksa' kısmı insanı düşündürüyor.
Eğer sanık bu süreyi kaçırırsa, mahkeme dosyayı savunmasız bir şekilde inceleyecek. Yani savunma hakkını kullanmamış sayılacak. Bu da kararın lehinde olmayabileceği anlamına geliyor - ki zaten normalde de öyle olur.
Peki Ya Yakalama Emri?
Şimdi asıl merak edilen şu: Sanık bu ilana rağmen gelmezse ne olacak? Mahkemenin eli kolu bağlı değil hani. Zaten hakkında yakalama emri var. Eğer bu son çağrıya da kulak asmazsa, kolluk kuvvetleri devreye girecek.
Yani şöyle düşünün: Bir nevi son şans. Mahkeme diyor ki: 'Biz elimizden geleni yapıyoruz, sana son fırsatı veriyoruz.' Gerisi sanığın tercihine kalmış.
Bu tür durumlar aslında hukuk sistemimizin nasıl işlediğini gösteriyor. Herkese adil davranılıyor, fırsat eşitliği tanınıyor. Ama tabii ki sorumluluklar da unutulmuyor.
Şanlıurfa'daki bu gelişme, aslında tüm yurttaşlar için önemli bir hatırlatma: Hukuk önünde sorumluluklarımız var ve bu sorumluluklardan kaçış yok. Mahkemeler, herkes için adaletin tecelli etmesi için çalışmaya devam ediyor.
Peki sizce sanık bu son çağrıya uyacak mı? Yoksa kaderine razı mı olacak? Zaman gösterecek...