Ayşe Tokyaz Cinayetinde Dehşet Verici Otopsi Detayları: Valizdeki Cesette İşkence İzleri
Ayşe Tokyaz otopsisinde işkence izleri

İstanbul'da yaşanan ve tüm Türkiye'yi yasa boğan o olay... Ayşe Tokyaz isimli genç kadın, bir valizin içine tıkılmış halde bulunduğunda artık hayata gözlerini yummuştu. Şimdiyse otopsi raporu, bu korkunç cinayetin perde arkasını tüm çıplaklığıyla ortaya koydu.

Adli Tıp Kurumu'nun hazırladığı rapor, okudukça insanın içini ürpertiyor. Öyle ki, Ayşe Tokyaz'ın ölümünden önce ne tür işkencelere maruz kaldığını öğrenmek, gerçekten yürek isteriyor.

Vücudundaki Yaralar Konuşuyor

Otopsi bulgularına göre, mağdurun vücudunda saymakla bitmeyen yara izleri var. Kesikler, morluklar, ezikler... Sanki bir öfke patlamasının kurbanı olmuş gibi. Üstelik bunların çoğu, ölümünden hemen önce oluşmuş.

  • Yüzünde ve boynunda derin kesikler
  • Sırtında ve kollarında morarmalar
  • Kaburga kemiklerinde kırıklar
  • Ellerinde savunma amaçlı yaralanma izleri

Doktorların ifadesiyle, "Bu kadar çok sayıda travma izi, ancak sistemli bir şiddetin sonucu olabilir." Gerçekten de öyle görünüyor.

Valizde Son Nefes

Belki de en dehşet verici detay, Ayşe Tokyaz'ın valizin içinde can verdiğinin anlaşılması. Adeta bir mezara canlı canlı gömülmüş gibi. Oksijensizlikten dolayı boğulma belirtileri açıkça görülüyor raporda.

Düşünsenize, o son anlarda neler hissetti? Kim bilir belki de yardım için çığlık atmaya çalıştı ama sesi duyulmadı. İnsanın içi acıyor gerçekten.

Cinayetin Ardındaki Sır Perdesi

Olayın nasıl gerçekleştiği ise hâlâ tam olarak aydınlatılamadı. Polis, zanlıların peşinde olsa da, bu kadar vahşi bir cinayetin arkasında yatan gerçek neden ne? Aşk meselesi mi, intikam mı, yoksa başka karanlık hesaplar mı?

İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden gelen açıklamalara bakılırsa, soruşturma tüm hızıyla sürüyor. Ancak şu bir gerçek ki, Ayşe Tokyaz'ın ailesi ve sevenleri için bu acı asla dinmeyecek. Otopsi raporu sadece fiziksel gerçekleri ortaya koyuyor, oysa geride kalan manevi yaraların tedavisi yok.

Toplum olarak şunu sormalıyız kendimize: Nasıl oldu da böyle bir vahşet yaşandı? Kadın cinayetleri konusunda yeterince önlem alabiliyor muyuz? Belki de asıl sorgulamamız gereken bu.