
Hatırlayacaksınız, tam iki yıl evveldi. Manşetlere, "Baba Ocağında Kanlar İçinde Bulundu" diye düşmüştü. M.T. isimli genç adam, memleketi Amasya'ya dönüşünden kısa bir süre sonra, hayatının son anlarını yaşıyordu. Öyle ki, bulunduğu odada dehşet verici bir manzara vardı. Her yer kan gölüne dönmüştü adeta.
İlk bakışta her şey, trajik bir intiharı işaret ediyor gibiydi. Ama öyle miydi gerçekten? İşte kafalardaki o büyük soru işareti, geçen zaman içinde hiç silinmedi. Ta ki, savcılığın dosyayı yeniden ele alıp, üzerine titizlikle eğilene kadar. Çünkü ortada, gözden kaçırılmış gibi duran ama aslında her şeyi değiştirebilecek ipuçları vardı.
Otopsi Raporu Her Şeyi Altüst Etti
İşte o vurucu detay! Otopsi raporu, ölümün hemen ardından hazırlanmıştı elbette. Ancak, üzerinden aylar geçtikten sonra, bir başka bilirkişi heyeti tarafından yeniden incelendi. Ve buldukları, tüm senaryoyu baştan aşağı değiştirecek cinstendi. Raporda, "kesici bir aletle bileklerin kesilmesi sonucu ölüm" ifadesi yer alıyordu. Fakat yeni inceleme, çok daha farklı ve ürpertici bir gerçeği ortaya koydu: M.T.'nin vücudunda, bir intihar eden kişinin kendi kendine yapamayacağı kadar çok sayıda ve farklı yönlerde kesik izleri tespit edildi.
Bu ne anlama geliyordu? Basitçe söylemek gerekirse, birisi bu genç adamın ölümüne yardım etmiş olabilirdi. Ya da daha korkuncu, ölüm bir başkasının eliyle gerçekleşmişti. Savcılık, bu bulguların ışığında dosyayı hemen 'şüpheli ölüm' kategorisinden çıkararak, cinayet soruşturmasına dönüştürdü. Büyük bir sır perdesi aralanmak üzereydi.
Son Görüşme ve Arkada Kalan Sorular
M.T., ölmeden önceki son saatlerinde ailesiyle telefonda konuşmuştu. Görünüşe göre her şey yolundaydı, normaldi. Hiçbir sıkıntısı olduğuna dair en ufak bir ipucu bile vermemişti sevdiklerine. Peki, o halde ne olmuştu da böyle korkunç bir sonla karşılaşmıştı? İntihar etmeye karar veren biri, son görüşmesinde bu kadar sakin ve umutlu olabilir miydi? Bu sorular, ailenin yüreğinde hala kanayan bir yara.
Olay yerindeki incelemelerde de tuhaflıklar vardı. Kapı kilitleri zorlanmamıştı, bir mücadele izine rastlanmamıştı. Her şey, adeta tertemiz bir intihar sahnesi gibi düzenlenmişti. Ama o kesikler... O kesikler, her şeyi anlatıyordu aslında. Profesyonel bir bakış, sahnenin kurgusal olduğunu hemen anlayabilirdi.
Şimdi, savcılık koordinatörlüğünde yürütülen soruşturma tüm hızıyla devam ediyor. M.T.'nin son günlerinde kimlerle görüştüğü, telefon kayıtları, varsa çevresindeki anlaşmazlıklar titizlikle araştırılıyor. Amasya'da yaşanan bu esrarengiz ölüm, belki de Türkiye'nin son dönemdeki en çetrefilli davalarından birine dönüşecek. Aile ise, tek bir istekte bulunuyor: Gerçeklerin bir an önce gün yüzüne çıkması ve adaletin yerini bulması.
Sonuç olarak, bu olay bize bir kez daha gösterdi ki; bazen en bariz gerçekler bile, en büyük yalanları saklayabilir. İki yıl sonra ortaya çıkan bu yeni bulgular, sadece bir cinayet soruşturmasını değil, aynı zamanda adalet sistemimizin ne kadar ince eleyip sık dokuyabildiğini de gözler önüne seriyor. Heyecanla, yeni gelişmeleri bekliyor olacağız.