
Güneş, Bozburun'un sakin sularına veda ederken, sahilde toplanan kalabalığın yürekleri ağırlıkla doluydu. Kiminin elinde beyaz karanfiller, kiminin gözlerinde dinmek bilmeyen yaşlar... Hepsi aynı acıyı paylaşıyordu: 20 yaşındaki Arda'nın ansızın koparılışı.
O gece her şey bir anda oldu. Bir tekne, bir kavga ve sonrasında gelen o korkunç sessizlik. Arda, hayata tutunamadı. Beldenin sokaklarında yankılanan feryatlar, bir daha asla duyulamayacak bir kahkahaydı artık.
Bir Kasabanın Yüreğinden Kopan Çığlık
Bozburun halkı, acıyı birlikte göğüslemeye kararlıydı. "Bu kadar genç gitmemeliydi" diyen yaşlı bir teyzenin titreyen sesi, herkesin içindeki isyanı dile getiriyordu sanki. Genç yaşlı demeden, siyah giysiler içinde kıyıya dizilen binler, Arda'nın anısına mumlar yaktı.
Yürüyüş sırasında en çok duyulan cümlelerden biriydi: "O sadece bir çocuktu." Ve gerçekten de öyleydi. Üniversiteye yeni başlamış, hayalleri olan, sevdiklerine sıkı sıkıya bağlı bir gençti Arda. Şimdi ise geride bıraktığı fotoğraflardaki gülüşüyle anılıyor.
Adalet Beklentisi ve Toplumsal Tepki
Olayla ilgili soruşturma sürerken, Bozburun halkı adaletin tecelli etmesini istiyor. "Bunun hesabı sorulmalı" diyen bir balıkçı, aslında tüm kasabanın ortak hissini dile getiriyor. Kavganın diğer tarafındaki kişiler hakkında yasal işlemlerin başlatıldığı öğrenildi.
Arda'nın ailesi ise kelimelerle ifade edilemeyecek bir acı içinde. Komşuları, "Yemek yemeyi unuttular, sadece ağlıyorlar" diye anlatıyor durumu. Genç adamın odası, her şeyiyle olduğu gibi duruyor - sanki bir gün dönecekmiş gibi...
Bu trajedi, sadece bir aileyi değil, tüm bir topluluğu sarstı. Bozburun'un deniz kokulu sokaklarında şimdi bir genç adamın anısı yaşıyor. Ve o anı, binlerce yürek birlikte taşıyor.