İstanbul'da genç bir kadının hayatını kaybettiği o feci olay, nihayet adaletin soğuk yüzünü gösterdi. Özcan Korkmaz ismi, artık hafızalardan silinmeyecek bir şekilde müebbet hapis cezasıyla anılacak.
Olay öyle sıradan başlamamıştı aslında. Büşra Cin, hayat dolu bir genç kadındı - ta ki Özcan Korkmaz'ın hayatına girene kadar. İlişkileri inişli çıkışlı geçiyordu, kimse sonunun bu kadar trajik olacağını tahmin edemezdi.
O Korkunç Gün
Mahkeme salonunda anlatılanlar tüyler ürperticiydi. Özcan Korkmaz'ın Büşra Cin'i nasıl hunharca öldürdüğü, tanık ifadelerinde tek tek ortaya çıktı. Savcılık iddianamesi o kadar ağırdı ki, sanık avukatları bile şaşkına dönmüştü.
Duruşmalar sırasında ilginç bir detay: Sanığın hiç pişmanlık göstermemesi. Yüz ifadesi adeta taş kesilmişti, sanki başka bir dünyadaydı. Mahkeme heyetinin gözlerinin içine baka baka yalan söylemesi ise herkesi hayrete düşürdü.
Adalet Yerini Buldu
Nihai karar açıklandığında salonda duygusal anlar yaşandı. Büşra'nın ailesi için belki acıları dindirmeyecek ama en azından bir nebze olsun rahatlatacak bir sonuçtu bu. Müebbet hapis - hayatının geri kalanını dört duvar arasında geçirecekti katil.
Mahkeme başkanının kararı okurkenki ses tonu hâlâ kulaklarda: "Toplumun vicdanını yaralayan bu feci olayda, adaletin tecelli etmesi gerekiyordu." Ve etti de.
Bu karar, sadece bir cinayetin cezası değil aynı zamanda topluma verilen bir mesajdı. Kadına yönelik şiddetin asla kabul edilemeyeceğinin, en ağır şekilde cezalandırılacağının göstergesiydi.
İstanbul Adliyesi'nden çıkan herkes aynı şeyi düşünüyordu: Keşke Büşra hayatta olsaydı. Ama olmadı işte. Geriye sadece bu acı dolu hikaye ve adaletin yerini bulduğu bir karar kaldı.
