İnsanlık adına yüz kızartan bir vahşet daha... Burkina Faso'nun kuzeyindeki bir köy, adeta kan gölüne dönmüş durumda. Burkinabe ordusunun iddialarına göre, bu küçük yerleşim yerinde tam 460 masum insan, hiçbir neden yokken kurşuna dizilmiş.
Olayın ayrıntıları öyle dehşet verici ki - gerçekten inanmakta zorlanıyorsunuz. Sanki insanlık denen kavram bu topraklarda hiç var olmamış gibi. Askeri yetkililerin açıklamalarına bakılırsa, bu korkunç katliamın sorumlusu olarak 'silahlı sivil gruplar' gösteriliyor. Ama kim, neden böyle bir şey yapar?
Uluslararası Tepki: Sessiz Kalamayız!
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk'ün açıklamaları durumun vahametini gözler önüne seriyor. Türk, bu olayı "son derece vahşi ve insanlık dışı" olarak nitelendirirken, aslında hepimizin içini acıtan bir gerçeğe parmak basıyor. Sanki dünya bu tür trajedilere alıştı, oysa asla alışmamalıyız!
BM'nin bölgedeki insan hakları ofisinin yaptığı açıklamalar daha da iç karartıcı. Kurbanların çoğunun -inanabiliyor musunuz?- kadın ve çocuklardan oluştuğu belirtiliyor. Bu kadar masum insanın, sırf birilerinin güç gösterisi uğruna hayatını kaybetmesi, gerçekten midenizi bulandırmıyor mu?
Burkina Faso: İstikrarsızlığın Pençesinde
Bu ülke, son yıllarda adeta bir şiddet sarmalının içinde debelenip duruyor. 2022'deki askeri darbeden bu yana -dürüst olmak gerekirse- durum daha da kötüye gitmiş gibi görünüyor. İslami militan grupların kontrolü ele geçirdiği bölgelerde, sıradan insanların hayatı hiçe sayılıyor.
Aslında bu katliam, bölgedeki güvenlik krizinin ne kadar derinleştiğinin acı bir göstergesi. Sanki her geçen gün biraz daha kanıksıyoruz bu haberleri, oysa her biri bir insanın, bir ailenin, bir topluluğun yok oluşu.
Uluslararası toplumun tepkisi ise -bana sorarsanız- her zamanki gibi yetersiz kalıyor. BM'nin "acil ve şeffaf soruşturma" çağrıları, bu tür trajedilerde hep aynı klişe laflar gibi geliyor insana. Peki ya sonuç? Genellikle bir hiç uğruna ölen bu insanlar için adalet ne zaman sağlanacak?
Bu korkunç olay, sadece Burkina Faso'nun değil, tüm insanlığın yüz karası. Belki de hepimizin kendimize sorması gereken bir soru var: Bu tür vahşetlere seyirci kalmaya ne kadar devam edeceğiz?
