Bursa'da hafta sonu yaşanan olay, adeta bir kabus gibiydi. Öyle ki, insanın içini acıtan, tüylerini ürperten cinsten bir vahşet tablosuyla karşı karşıyayız. Görgü tanıklarının anlattıkları, polisin olay yerinde tespit ettiği bulgular - hepsi aynı korkunç gerçeği işaret ediyor.
Osmangazi ilçesinin göbeğinde, sıradan bir pazar gününde başlayan bu trajedi, aslında aylardır süren bir ilişkinin kanlı finali oldu. İddiaya göre, aralarında eski bir sevgililik bağı bulunan iki insan... Biri Rus uyruklu bir kadın, diğeri ise onu ölesiye seven - ya da sahiplenmek isteyen - bir erkek.
Son Görüşmenin Kanlı Bitişi
O gün buluştular. Belki de son kez konuşacaklardı. Kadın, ilişkiyi bitirmek istediğini söylediğinde, erkekte bir şeyler koptu. Öfke, kıskançlık, saplantı - kim bilir hangi duygu daha ağır bastı - ama sonuç korkunç oldu.
Bıçağı çıkardı. Bir, iki, üç derken... tam yetmiş beş kez sapladı sevdiğini söylediği kadına. Yetmiş beş bıçak darbesi! Bu sayıyı duymak bile insanın içini ürpertiyor. Nasıl bir öfke, nasıl bir çılgınlık ki, bir insanı bu kadar acımasızca hunharca katledebiliyor?
Olay Yerinde Yakalandı
Komşuların feryatları ve yardım çağrıları üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, zanlıyı kaçmaya fırsat bulamadan etkisiz hale getirdi. Kadın cansız bedeniyle baş başa kalmıştı katil - ya da artık ne demek gerekiyorsa.
Olay yeri inceleme ekipleri saatlerce çalıştı. Her bıçak darbesinin hikayesi vardı adeta. Kan lekeleri, mücadele izleri... İnsanın yüreğini sızlatacak cinsten bir manzaraydı.
Aşk mı, Saplantı mı?
Bu tür vakalarda hep aynı soru geliyor insanın aklına: Bu, aşkın sonucu olabilir mi? Yoksa tamamen saplantılı bir zihnin ürünü mü? Bana kalırsa aşkla zerrece alakası yok. Aşk, sevdiğine zarar vermez. Bu, tamamen sahiplenme duygusunun patolojik bir dışavurumu.
Üstelik maalesef son zamanlarda benzer olayları sıkça duyar olduk. İlişkiyi bitirmek isteyen taraf, hayatıyla ödüyor bu kararını. Bu nasıl bir çelişki ki, 'seviyorum' diyen el, sevdiğini öldürüyor?
Sanırım toplum olarak ilişkilerdeki sağlıklı sınırları, ayrılma hakkını, karşı tarafın özgür iradesine saygıyı yeniden konuşmamız gerekiyor. Belki de en acil ihtiyacımız bu.
Rus vatandaşın cansız bedeni adli tıpa gönderilirken, zanlı ise 'kasten adam öldürme' suçundan çıkarılacağı mahkemeyi bekliyor. Umarız adalet, bu vahşetin hesabını en ağır şekilde sorar.
Bursa'da yaşanan bu insanlık dramı, aslında hepimize bir uyarı aslında. Şiddetin her türlüsüne - özellikle de en yakınlarımıza yönelik olanına - karşı daha duyarlı olmalıyız. Belki de bir gün bir komşumuzun hayatını bu sayede kurtarırız.