Adana'da yıllardır karanlıkta kalan bir cinayetin perdesi nihayet aralandı. Öyle ki, bu davadaki detaylar gerçekten insanın tüylerini diken diken edecek cinsten.
Olay, 2019 yılının o puslu kasım akşamında başladı. Mehmet D.'nin cansız bedeni, o ünlü mağarada bulunduğunda, kimse bu kadar karmaşık bir dosyayla karşı karşıya kalacağımızı tahmin edemezdi. Cesedin bulunmasıyla başlayan süreç, aslında gerçek bir adalet hikayesine dönüştü diyebiliriz.
Mağaraya Yapılan Ziyaretler Şüphe Uyandırdı
İşin ilginç yanı, zanlının ifadesinde kendini ele veren o kritik detaydı. "Ben o mağaraya hiç gitmedim" demesiyle başlayan süreç, teknik takip sayesinde bambaşka bir boyut kazandı. Telefon verileri, zanlının mağaraya tam yedi kez gittiğini açıkça gösteriyordu. Hem de cesedin bulunduğu bölgeye!
Bu kadar sık ziyaretin normal bir açıklaması olabilir miydi? Sanmıyorum. Polis ekipleri bu tutarsızlığı fark ettiğinde, soruşturmanın seyri de tamamen değişti. Zanlının ifadesindeki bu çelişki, aslında her şeyi açığa çıkaran anahtar oldu.
Teknik Veriler Konuştu
Olayın üzerinden yıllar geçmesine rağmen, teknoloji sayesinde deliller bir bir ortaya çıktı. Baz istasyonu kayıtları, telefon görüşmeleri ve dijital izler... Hepsi aynı noktayı işaret ediyordu. Zanlı, mağaraya yaptığı ziyaretleri inkar etse de, teknoloji onu yalanlıyordu.
Şöyle düşünün: Bir insan neden sürekli aynı mağaraya gitsin? Özellikle de orada bir cinayet işlendikten sonra? Bu sorunun cevabı, davayı çözen en önemli unsurlardan biri oldu.
Adalet Geç de Olsa Geldi
Mahkeme sürecinde yaşananlar da oldukça ilginçti. Zanlının avukatları çeşitli itirazlarda bulunsalar da, somut deliller karşısında söyleyecek fazla söz bulamadılar. Yıllar sonra da olsa, adalet yerini buldu diyebiliriz.
Bu dava aslında şunu gösterdi: Günümüzde suçluların işini gerçekten zorlaştıran teknolojik imkanlar var. Artık kimse "kimse görmedi" diyerek kolay kolay yakayı kurtaramıyor. Bu, en azından toplum adına sevindirici bir gelişme.
Sonuç olarak, Adana'da yıllardır karanlıkta kalan bu cinayet dosyası, emniyetin ısrarlı çalışması ve teknolojinin desteğiyle nihayet aydınlandı. Zanlının mağaraya yaptığı o yedi ziyaret, aslında kendi sonunu hazırlayan en büyük kanıt oldu. Demek ki bazen suçlular, farkında olmadan kendi kendilerini ele veriyorlar.