Odasının penceresinden dışarı baktığımda, yağmurun sessizce toprağa düştüğünü gördüm. Belki de o da böyle sessizce gitmişti, kim bilir? İnsan aklının alamayacağı şeyler var bu hayatta.
Deniz Boyacı ismi, artık sıradan bir vatandaştan çok daha fazlasını ifade ediyor. Öyle ki, savcılık koridorlarında yankılanan itirafları, dinleyen herkesi adeta donduracak cinsten. "Evet" dedi, sesi titreyerek, "ben yaptım. Hasret'i boğarak öldürdüm ve cesedini bir kuyuya attım."
O Gece Ne Oldu?
İşte o an, her şey değişti. Belki de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Çünkü Boyacı'nın anlattıkları, insanın içini ürpertiyor doğrusu.
Olay, geçtiğimiz temmuz ayının o bunaltıcı sıcaklarında patlak vermişti. Hasret Akkuzu isimli genç kadın, bir daha görülmemek üzere ortadan kaybolmuştu. Ailesi çılgına dönmüş, yetkililer seferber olmuştu. Ama nafile.
Ta ki Deniz Boyacı, o korkunç itirafta bulunana kadar.
Savcılık Karşısında İtiraf
Adliyeye getirildiğinde yüzündeki ifadeyi tarif etmek zor - pişmanlık mı, kayıtsızlık mı, yoksa ikisinin garip bir karışımı mı? Savcının odasında kelimeler dökülürken, odadaki herkes nefesini tutmuştu.
"Hasret'le tartıştık" diye başladı anlatmaya, "sonra... sonra kontrolümü kaybettim." Sanki o anları yeniden yaşıyor gibiydi. "Onu boğdum. Sonra da cesedini alıp uzak bir kuyuya attım."
İtirafın bu kadar soğukkanlılıkla yapılması, orada bulunanları şoke etmişti doğrusu. İnsanın aklı almıyor bazen.
Arama Çalışmaları ve Sonuç
Peki ya sonrası? İtirafın ardından yetkililer hemen harekete geçti. Boyacı'nın tarif ettiği bölgede -ki burası İzmir'in o meşhur zeytin ağaçlarıyla dolu kırsal kesimi- kapsamlı bir arama başlatıldı.
Ve evet, maalesef itiraf doğru çıktı. O kuyunun derinliklerinde, Hasret Akkuzu'nun cansız bedeni bulundu. Ailesinin en kötü korkusu gerçek olmuştu.
Olay yerine giden bir emniyet mensubu, "Yıllardır bu işi yapıyorum ama bazı şeyler insanı derinden sarsıyor" diyecek kadar etkilenmişti görüntülerden.
Adalet Yolunda
Şimdi ise Deniz Boyacı, 'kasten adam öldürme' suçundan yargılanmak üzere tutuklandı. Mahkeme süreci başladı bile. Ailesi ise -anlayacağınız- parçalanmış durumda. Bir yanda kaybettikleri kızlarının acısı, diğer yanda adalet beklentisi.
Bu tür olaylar insana şunu düşündürüyor: Gerçekten de insanoğlunun karanlık tarafı ne kadar derinlere inebiliyor. Ve maalesef, bazı hikayeler ancak böyle trajik sonlarla noktalanıyor.
Hasret Akkuzu'ya Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyoruz. Geriye kalan tek umut, adaletin yerini bulması.