İstanbul'un tarihi semti Fatih, dün akşam saatlerinde adeta bir gangster filminden fırlamış gibi duran bir sahneye tanık oldu. Gözlerine inanamayanlar oldu—sıradan bir iş günü, aniden, keskin barut kokusu ve camları çatlatacak kadar yüksek silah sesleriyle bölündü.
Olay yeri, Hattat Nafiz Caddesi üzerinde bulunan bir iş yeri. Saatler 18.00'i gösterdiğinde, iki birey—görgü tanıklarının ifadesine göre tamamen 'sıradan', hatta 'masum' görünümlü—iş yerine müşteri sıfatıyla girdiler. Kimse onlardan şüphelenmedi; ta ki ellerini kıyafetlerinin altına atıp ateşli silahlarını çıkartana kadar.
Ve sonra... her şey birkaç saniye içinde oldu. Bir anda patlayan silahlar, etrafa saçılan mermi kovanları ve ardından çığlıklar. Saldırganlar, hiçbir şey olmamış gibi sakin adımlarla olay yerinden uzaklaştılar. Geride ise kanlar içinde yatan iki yaralı ve şoka girmiş onlarca insan kaldı.
Polis ekipleri kısa sürede bölgeye sevk edildi. Olay yeri inceleme ekipleri, saatlerce süren çalışmalar yaptı. Mermi kovanları toplandı, balistik inceleme için laboratuvara gönderildi. Güvenlik kamerası kayıtları incelendi—o anları saniye saniye kaydeden görüntüler, saldırganların kimliğinin tespiti için umut vaat ediyor.
Yaralılar, olay yerine gelen sağlık ekiplerinin yaptığı ilk müdahalenin ardından hastaneye kaldırıldı. İkisinin de hayati tehlikesi bulunuyor—durumları ağır, ama stabil. Doktorlar, ellerinden geleni yapıyor.
Peki, neden? Bu derece soğukkanlılıkla, gün ortasında işlenen bu saldırının arkasında ne yatıyor? Dedikodular dolaşıyor ortalıkta—hesaplaşma mı, kişisel bir düşmanlık mı, yoksa başka bir şey mi? Polis soruşturması devam ediyor, ancak henüz somut bir açıklama yapılmış değil.
Fatih sakinleri ise hâlâ olayın şokunu atlatabilmiş değil. Böyle bir olayın, böyle bir semtte, böyle bir şekilde yaşanması herkesi derinden sarstı. Güvenlik endişesi, herkesin zihnini meşgul ediyor. 'Bir daha olur mu?' sorusu, düşen her gölgede, yankılanıyor.
