Gaziantep'in kalbinde, sıradan bir akşamın sıradan bir yürüyüşü, aniden bir trajediye dönüştü. Henüz yirmili yaşlarının baharındaki bir genç -adı yaşam dolu, gelecek vaat eden bir genç- bıçaklanarak can verdi. İnsanın içini acıtan, tüylerini diken diken eden bir olay bu.
Olay, şehrin işlek caddelerinden birinde meydana geldi. Akşamın o alacakaranlık saatleri -insanların evlerine dönmeye hazırlandığı, günün yorgunluğunu atmaya çalıştığı o hassas zaman dilimi- bir anda çığlıklarla yırtıldı. Göz açıp kapayıncaya kadar, sakin bir yürüyüş korkunç bir sahneye dönüştü.
Müdahale Yetmedi: Hastanede Son Nefes
Olay yerine hızla ulaşan sağlık ekipleri, gence ilk müdahaleyi yapmak için var güçleriyle çalıştılar. Ambulansın içinde, o daracık alanda, bir hayatı kurtarmak için verilen mücadele... Ancak ne yazık ki tüm çabalar yetersiz kaldı. Genç adam, kaldırıldığı hastanede tüm müdahalelere rağmen hayata tutunamadı. Doktorların o 'üzgünüz' demesi, bir ailenin dünyasını yerle bir etmeye yetti.
Olayla ilgili soruşturma derhal başlatıldı. Güvenlik güçleri, olayın nasıl başladığını, neyin tetiklediğini anlamak için adeta seferber oldu. Kamera kayıtları inceleniyor, tanıkların ifadeleri toplanıyor. Ama şu an için net olan bir şey var: Bir aile oğlunu, bir mahalle komşusunu, bu şehir de genç bir fidanını kaybetti.
Şiddetin Sıradanlaşması ve Toplumsal Yara
Bu tür olaylar -maalesef- artık neredeyse günlük haber bültenlerinin 'olağan' parçası haline geldi. Peki bu ne kadar normal? Bir gencin, hayatının baharında, sokağa çıkıp yürüyemeyecek kadar güvende hissetmemesi nasıl bir toplumsal çöküşün işareti?
Sokaklarımız -ki aslında hepimizin ortak yaşam alanı- giderek daha tehlikeli hale geliyor. İnsan, akşam yürüyüşü yaparken bile 'acaba başıma ne gelir' diye düşünmek zorunda kalıyorsa, burada ciddi bir sorun var demektir.
Belki de en acı tarafı, bu genç insanların -daha hayatlarının en güzel yıllarını yaşayacakken- bir anlık öfkenin, bir bıçağın kurbanı olması. Arkalarında yarım kalan hayaller, bitmemiş hikayeler bırakmaları...
Bu olay, sadece bir cinayet haberi değil aslında. Toplum olarak nereye gittiğimizin, nasıl bir gelecek inşa ettiğimizin de acı bir göstergesi. Umarım bu trajedi, hepimiz için bir uyanış çağrısı olur da, sokaklarımızı yeniden güvenli hale getirmek için daha fazla çaba gösteririz.
