Gaziantep'in kalbinde, gözlerini kırpmadan işlenen bir suç, şehrin sessizliğini paramparça etti. Bir grup silahlı adam, adeta bir aksiyon filminden fırlamışçasına, masum bir vatandaşın hem canına hem de malına kastetti.
Olay, saatlerin öğle vaktini gösterdiği sırada patlak verdi. İş yerine aniden dalan iki kişi, ellerindeki silahları tehditkâr bir şekilde sallayarak herkesi donakalttı. "Hareket etmeyin!" çığlıkları arasında, ne olduğunu anlamaya fırsat bulamadan, bir çalışan yere yığıldı - bacağından yaralanmıştı.
Altınlar Kayıp, Korku Yerleşti
Ortalık toz duman olmuşken, soyguncuların gözü yükseklerdeydi. Kasa? Yok. Nakit? Hayır. Onların hedefinde, mağdurun üzerindeki değerli altın takılar vardı. Çabucak alıp götürdükleriyle yetindiler - ya da öyle sandılar.
Polis ekipleri olay yerine adeta fırtına gibi ulaştı. Kan izleri, tanık ifadeleri, güvenlik kamerası görüntüleri... Her detay titizlikle inceleniyor. Yetkililer, "Bu işin peşini bırakmayacağız" diyor ama sokaktaki vatandaşın içine korku salınmış bile.
Şehrin Nabzı Yüksek
Gaziantep, normalde misafirperverliğiyle ünlüdür. Ama bugünlerde dükkan sahipleri kapılarına fazladan kilit vuruyor, esnaf "Acaba sıradaki kim?" diye etrafa ürkek gözlerle bakıyor. Kahvehanelerde tek mesele bu: "Böyle şeyler bu şehre yakışmıyor!"
Peki ya güvenlik? Belediye yetkilileri "önlemler artırılacak" vaatlerinde bulunsa da, bazılarına göre bu sözler havada kalıyor. "Daha dün komşumun dükkanına hırsız girdi" diyen bir esnaf, "Yetkililer uyuyor mu ne?" sorusunu yöneltmeden edemiyor.
Olayla ilgili soruşturma tüm hızıyla sürerken, bir gerçek var ki ortada: Gaziantep'in huzuru, bir grup gözü dönmüş suçlu yüzünden zedelendi. Umarım yakın zamanda adalet yerini bulur da, şehrin sıcak gülümsemesi geri döner...
