
Gazze'de durum hiç iç açıcı değil. Son 24 saat, adeta bir kabus gibi geçti. İsrail'in bombardımanları altında inleyen bölgede, 119 masum insan daha can verdi. Evler, sokaklar, hastaneler... Her yer enkaz altında.
Kimisi sabah kahvesini yudumlarken, kimisi çocuğunu okula gönderirken yakalandı bu amansız saldırıların ortasında. Ölüm, hiç beklenmedik anlarda kapıyı çaldı. Ve şimdi, arkalarında yas tutan binlerce insan bıraktılar.
Rakamlar Soğuk, Acılar Sıcak
119. Bu sayıyı duyduğunuzda belki içiniz burkuluyordur. Ama unutmayın, her bir rakamın ardında bir hayat hikayesi var. Bir anne, bir baba, belki de henüz hayatın baharında bir çocuk...
- En genç kurban sadece 3 yaşında
- 5 aylık hamile bir kadın da hayatını kaybedenler arasında
- Yıkılan bir okulda 12 öğrenci enkaz altında kaldı
Durum o kadar vahim ki, hastaneler yaralıları kabul edemeyecek durumda. Elektrik kesintileri, ilaç yokluğu ve personel eksikliği zaten zor olan koşulları daha da katlanılmaz hale getiriyor.
Uluslararası Toplum Nerede?
Dünya liderleri her zamanki gibi 'endişelerini' dile getiriyorlar. Ama bu laflar Gazze'de açlıktan kıvranan çocukları doyurmuyor. BM'nin 'acil ateşkes' çağrıları havada kalırken, insanlar her geçen gün umutlarını biraz daha yitiriyor.
Bölgedeki bir doktorun dediği gibi: "Biz burada sadece bedenleri değil, ruhları da tedavi etmeye çalışıyoruz. Ama kayıplarımız çok büyük."
Peki ne olacak şimdi? Bu kısır döngü hiç mi bitmeyecek? İnsanlık adına utandığımız bu tablo karşısında herkesin kendine sorması gereken sorular var. Belki de en önemlisi: Biz ne yapabiliriz?