O sıcak yaz akşamında, sıradan bir Antalya sokağı birdenbire bir kabusa dönüştü. İnsanların nefesleri kesilmişti âdeta—gözlerinin önünde, tam da oracıkta, vahşi bir cinayet işleniyordu. Ve en korkuncu, katil zanlısının soğukkanlılığıydı.
Öyle ya, normalde kim böyle bir şey yapar? Kalabalığın ortasında, herkesin bakışları üzerindeyken... Ama işte o da yaptı. Eski eşi M.A.'yı defalarca bıçaklayarak canına kıydı. Sonra da öylece bekledi. Sanki hiçbir şey olmamış gibi.
"Kaderim Buymuş" Diyen Bir Zihniyet
Olayın detayları insanın tüylerini ürpertiyor doğrusu. Şüpheli M.Y., iddiaya göre önceden plan yapmış. Eski eşinin çalıştığı yere gitmiş, onu takip etmiş. Ve en kalabalık anı beklemiş. Neden mi? Kim bilir... Belki de herkesin görmesini istiyordu bu vahşeti.
Polis ifadesinde söyledikleri ise daha da ürpertici: "Kaderim buymuş." Sanki kader, bir insanın canını almayı emredermiş gibi. Bu nasıl bir zihniyet anlamak gerçekten zor.
Çığlıklar Arasında Soğukkanlı Bekleyiş
O anları yaşayan tanıkların anlattıkları hâlâ kulaklarında çınlıyor. Bir kadın çığlığı—sonra bir daha, bir daha. İnsanlar ne yapacaklarını şaşırmış, bazıları kaçmış, bazıları donup kalmış. Ve ortada, kanlar içindeki bir bedenle, sakin sakin bekleyen bir adam.
Polis ekipleri olay yerine hızla intikal etmiş tabii. Ama iş işten çoktan geçmiş. M.A. için artık çok geçti. Hastaneye kaldırılsa da yapılabilecek bir şey yokmuş maalesef.
Adalet İçin Bekleyiş
Şüpheli M.Y. adliyeye sevk edildi ve tutuklandı. Peki bu, M.A.'nın ailesi için yeterli mi? Hiç sanmıyorum. Bir kız evlatlarını kaybetmişler—hem de ne şekilde...
Bu tür olaylar sadece istatistik değil aslında. Her birinin arkasında parçalanmış hayatlar, bitmiş umutlar, sonsuza dek değişen kaderler var. Ve en acı tarafı, bunların çoğunun önlenebilir olması.
Antalya'da yaşanan bu korkunç olay, kadına yönelik şiddetin ulaştığı boyutu bir kez daha gözler önüne serdi. Sokak ortasında, herkesin gözü önünde işlenebilen bu cinayetler, toplum olarak hepimizin yüzleşmesi gereken acı bir gerçek.