O günü hatırlıyorum da... Sanki dün gibi. Hıra'nın gülüşü hâlâ gözlerimin önünde. Ama şimdi o gülüş yerini tarifsiz bir acıya bıraktı. Annesi Arzu Hanım'ın yüreğinde ise yangın yerine döndü her şey.
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada dolaşan o görüntüler herkesi derinden sarstı. Hani şu mahkeme koridorlarında çekilmiş, zanlının yüzünün bulanıklaştırıldığı görüntüler. İşte tam da o görüntüler Arzu Anne'yi harekete geçirdi.
"Saklanmasın Artık Yüzü!"
Arzu Arı, sesinin titrediği o anlarda şunları söylüyordu: "Benim kızımın katilinin yüzü neden gizleniyor? O, her yerde rahatça dolaşırken, benim evladım toprağın altında yatıyor. Bu nasıl bir adalet?"
Duygularını kelimelere dökmekte zorlandığı belli oluyordu. Zaman zaman nefesi kesiliyor, gözyaşlarına boğuluyordu. Ama kararlıydı. Son derece kararlı.
Mahkemeden Beklediği Yanıt
Oğluyla birlikte çıktığı bu zorlu adalet yolculuğunda, medyaya seslendi Arzu Anne. "Lütfen" diyordu, "lütfen artık yüzünü sansürlemeyin. Herkes görsün onu. Tanısın. Bir daha böyle bir acı yaşanmasın."
Aslında bunu söylerken sadece kendi acısını değil, tüm annelerin duyabileceği o derin korkuyu da ifade ediyordu. Kim bilir, belki de bir annenin en büyük korkusunu: evladını kaybetmek.
Sosyal Medyada Yankı Buldu
Arzu Anne'nin bu çığlığı kısa sürede sosyal medyada yankı buldu. Binlerce kişi destek mesajları yağdırdı. Kimi "Haklısın anne!" diye yazdı, kimi "Adalet için seninleyiz!" diye haykırdı.
Peki neden bu kadar önemli bu çağrı? Çünkü sadece bir sansür meselesi değil, aslında çok daha derinlerde yatan bir adalet arayışının simgesi haline geldi.
Bir Annenin Yüreğinden Kopup Gelenler
Arzu Hanım'ın şu sözleri ise insanın yüreğini burkuyor: "Hıra'm gitti... Onun katili ise ortalıkta dolaşıyor. Ben artık uyuyamıyorum, yemek yiyemiyorum. Her an onu düşünüyorum."
Bu sözler aslında sadece bir annenin değil, adalet bekleyen herkesin ortak çığlığı gibiydi. Belki de bu yüzden bu kadar çok kişiye ulaştı, bu kadar çok yüreğe dokundu.
Şimdi herkesin merak ettiği soru şu: Acaba bu çağrı karşılık bulacak mı? Medya kuruluşları bu isteğe kulak verecek mi? Yoksa her şey eskisi gibi mi devam edecek?
Bir kesinlik var ki: Arzu Anne'nin bu mücadelesi, sadece kızı Hıra için değil, adalet arayan tüm anneler için verilen bir savaş artık. Ve bu savaş, henüz bitmiş değil.