İzmir'de yaşanan ve toplumda büyük infial uyandıran bir çifte cinayet davasında, mahkemeden tartışmalı bir karar çıktı. Bir kişiyi öldürüp, kızını ağır yaralayan sanık hakkında, 'haksız tahrik' indirimi uygulanarak cezasında önemli bir düşüş sağlandı. Karar, adalet sisteminde cezaların caydırıcılığı konusunu yeniden gündeme getirdi.
Olayın Gelişimi ve Mahkeme Süreci
Olay, 2021 yılının Eylül ayında İzmir'in Karabağlar ilçesinde meydana geldi. Sanık M.A., tartıştığı komşusu Hüseyin K.'yı pompalı tüfekle vurarak öldürdü. Ardından, olay yerine gelen ve babasının yardımına koşan 18 yaşındaki kızı S.K.'yi de aynı silahla yaraladı. Genç kız, aldığı yaralar nedeniyle uzun süre tedavi gördü.
İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava sonucunda, sanık M.A. 'kasten öldürme' ve 'kasten yaralama' suçlarından yargılandı. Savcılık, sanık hakkında iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle iddianame hazırladı. Ancak mahkeme heyeti, farklı bir yorumla karar verdi.
'Haksız Tahrik' İndiriminin Gerekçesi
Mahkeme, sanığın suçu işlemeden önce mağdur Hüseyin K. ile aralarında yaşanan tartışmayı dikkate aldı. Yaşanan sözlü gerginliğin, sanık üzerinde 'tahrik' oluşturduğu kanaatine varıldı. Bu nedenle, Türk Ceza Kanunu'nun 29. maddesinde düzenlenen 'haksız tahrik' hükmü uygulandı ve cezada indirim yapılmasına karar verildi.
Bu indirim sonucunda, sanığa verilmesi gereken 2 ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, 30 yıl hapis cezasına çevrildi. Kararda, silahın ruhsatsız olması gibi ağırlaştırıcı unsurlar da bulunmasına rağmen, tahrik indirimi belirleyici oldu.
Karara Yönelik Tepkiler ve Adalet Arayışı
Mahkemenin bu kararı, özellikle mağdur aile ve kamuoyunda büyük bir şok ve hayal kırıklığı yarattı. Bir insanın hayatını kaybetmesi ve bir gencin ağır yaralanmasıyla sonuçlanan böyle bir olayda cezanın indirilmesi, 'cezaların caydırıcılığı' konusunu bir kez daha tartışmaya açtı.
Mağdur ailenin avukatları ve bazı hukukçular, kararın ölümle sonuçlanan şiddet olaylarında örnek teşkil edemeyeceğini vurguladı. Yaşanan tartışmanın, silahlı saldırıyı haklı çıkaracak boyutta olmadığı ve indirimin hukuki dayanağının zayıf olduğu yönünde eleştiriler getirildi. Mağdur aile, kararı temyiz ederek adalet arayışını sürdüreceklerini açıkladı.
Bu dava, özellikle kadına yönelik şiddet ve cinayet davalarında sıklıkla gündeme gelen 'haksız tahrik' indiriminin, erkek şiddetini meşrulaştıran bir araç olarak kullanılıp kullanılmadığı tartışmalarını da yeniden alevlendirdi. Toplumun geniş kesimleri, benzer olaylarda adaletin tam olarak tecelli etmesi için yasal düzenlemelerde ve yargı uygulamalarında daha net kuralların olması gerektiğine dikkat çekiyor.