Adana'da işlenen ve toplumu derinden sarsan bir cinayetin ayrıntıları mahkeme salonunda gözler önüne serildi. Tam altıncı kurbanı olan 17 yaşındaki Hasret'in son anları, failin ağzından dökülen sözlerle yeniden canlandı adeta.
Olay öyle sıradan bir günde başlamamıştı aslında. Hasret, o gün evden çıkarken annesine son kez gülümsemişti belki de. Kim bilebilirdi ki onu bekleyen korkunç sondan? İşte bu bilinmezlik, olayın trajik yanını katbekat artırıyor.
Kuyunun Soğuk Karanlığına Gömülen Hayat
Sanık mahkeme heyetinin karşısına çıktığında, salon buz kesti resmen. Anlattıkları, dinleyenlerin tüylerini diken diken etmeye yetiyordu da artıyordu bile. "Onu boğarak öldürdüm" diye başladı cümlelerine, "ardından da cesedini kuyuya attım."
Bu sözlerin ağırlığı altında ezilenler sadece aile üyeleri değildi. Salonun her köşesinde duyulan iç çekişler, yaşanan trajedinin büyüklüğünü gözler önüne seriyordu. Hasret'in annesi, kızının son anlarını dinlerken kendisini tutamadı, hıçkırıkları mahkeme duvarlarında yankılandı.
Altıncı Kurbanın Ardındaki Acı Gerçek
Olayın en ürpertici yanı ise -inanmakta güçlük çekiyorum bunu söylerken- bu cinayetin failin altıncı kurbanı olması. Evet, yanlış duymadınız. Altıncı! Daha önce beş kişiyi daha öldürdüğünü itiraf eden sanık, adeta bir ölüm makinesi gibi çalışmış.
Peki nasıl oluyor da bir insan bu kadar cana kıyabiliyor? Bu sorunun cevabını vermek gerçekten zor. Sanığın ifadesinde herhangi bir pişmanlık emaresi görülmüyor maalesef. Aksine, soğukkanlılıkla anlatıyor tüm detayları.
- Hasret'in son anlarında neler yaşadığını
- Cesedi nasıl taşıdığını
- Kuyuya atma sebebini
- Olay sonrası hissettiklerini
Bütün bunları anlatırken ses tonundaki soğukluk, dinleyenleri adeta donduruyor.
Adalet Terazisi Ağırlığını Koyacak
Mahkeme süreci devam ederken, toplum olarak hepimizin aklında aynı soru var: Böyle bir vahşetin cezası ne olacak? Yargılamanın seyri oldukça kritik - sanığın geçmişi ve itirafları, davayı çok daha karmaşık hale getiriyor.
Savcılık, sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediyor. Fakat -şahsi düşüncemi söylemem gerekirse- bu cezanın bile ailelerin acısını dindirmeyeceği aşikar. Hasret'in ailesi, mahkeme çıkışı basın mensuplarına konuşurken, "Kızımızın katili en ağır şekilde cezalandırılsın" diye haykırıyordu.
O kuyunun soğuk karanlığına gömülen sadece bir ceset değildi aslında. Bir ailenin umutları, hayalleri, geleceğiydi hepsi. Ve şimdi geriye sadece adaletin tecelli etmesini beklemek kalıyor.