Kanser Hastası Eşini Uyurken Öldüren Adam: 'Artık Acı Çekmesin İstedim'
Kanser Hastası Eşini Uyurken Öldürdü: 'Acı Çekmesin İstedim'

Konya'da yaşanan ve yürekleri burkan bir olay, aslında hayatın ne kadar acımasız olabildiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Öyle ki, bazen sevgiyle acımasızlık arasındaki o ince çizgiyi ayırt etmek imkansızlaşıyor.

Uzun süredir kanserle mücadele eden bir kadın... Sürekli acı içinde, her geçen gün biraz daha eriyen bir hayat. Yanı başında ise ona bakmaktan başka bir şey düşünemeyen, gözlerinin içine baka baka çaresizliğe mahkum olan bir eş.

O Gece Her Şey Değişti

O gece her şey normal görünüyordu aslında. Belki de en normal geceydi son zamanlarda. Kadın derin bir uykuya dalmıştı - belki de hastalığın verdiği yorgunlukla, belki de ilaçların etkisiyle. Ama eşi için o gece uyku yoktu. Zihninde dönüp duran tek bir düşünce vardı: "Bu acıya nasıl son verebilirim?"

Ve işte o an geldi. Bir anlık kararla - ki buna karar demek ne kadar doğru bilmiyorum - eşini uyurken öldürdü. Soğukkanlılıkla mı, yoksa çaresizlikle mi? Hangisi daha ağır basıyordu, kim bilebilir ki?

'Artık Acı Çekmesin İstedim'

Olay yerine gelen polislere söylediği tek cümle aslında her şeyi anlatıyordu: "Artık acı çekmesin istedim." Bu kadar basit, bu kadar yıkıcı. Sevginin bu halini tanımlamak gerçekten zor - koruma içgüdüsü mü, yoksa dayanılmaz bir çaresizlik mi?

Komşuların ifadeleri ise durumu daha da trajik hale getiriyor. "Çok iyi bir insandı, eşine tapıyordu" diyenler, "Geceleri ağlama seslerini duyardık" diye ekleyenler... Kimi anlayış gösterirken, kimi bu eylemi asla haklı bulmuyor.

Adli Süreç Başlıyor

Şüphelinin ifadesi alındıktan sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakılması ise toplumda farklı tepkilere neden oldu. Bazıları "Zaten yeterince acı çekti" derken, bazıları "Adalet yerini bulmalı" diye düşünüyor.

Savcılık soruşturması devam ederken, bir yandan da toplum olarak şu soruyu sormaktan kendimizi alamıyoruz: Gerçekten sevgi bu mudur? Bir cana kıymak - ne sebeple olursa olsun - sevginin neresinde durur?

Bu olay, aslında kronik hastalıklarla mücadele eden ailelerin yaşadığı psikolojik yükü de gözler önüne seriyor. Sürekli bakım vermenin yarattığı tükenmişlik, çaresizlik, umutsuzluk... Tüm bunlar bir insanı nereye sürükleyebilir?

Konya'da yaşanan bu trajedi, belki de bize şunu hatırlatıyor: İnsan ruhunun dayanma gücünün sınırları var. Ve bazen, o sınırlar aşıldığında, geri dönüşü olmayan kararlar alınabiliyor. Peki ya sizce? Bu bir sevgi eylemi miydi, yoksa çaresizliğin doruk noktası mı?