Hani derler ya, 'dosyalar konuşmaz' diye... Bu davada ise dosyaların içine giren bir mektup, adeta çığlık atıyor. Floransa'nın soğuk duvarları arasında işlenen o korkunç cinayetin davası, şimdi yepyeni bir boyut kazandı.
Olayın sanığı, kendisini hapseden cezaevinin demir parmaklıkları ardından kaleme aldığı mektubu göndermiş mahkemeye. Bu mektup öyle sıradan bir yazı değil - tüm savunmasını, itirazlarını ve belki de pişmanlıklarını içeren bir belge artık.
Dosyaya Giren Mektup: Ne Yazıyor?
Mektubun içeriği henüz tam olarak kamuoyuna yansımadı ama... Avukatlar arasında fısıltı gazetesine düşenlere göre, sanık kendi perspektifinden anlatıyor olayları. Kim bilir, belki de bildiğimiz gerçeklerden çok farklı bir hikaye vardır satır aralarında.
Böyle davalar hep ilginçtir - bir tarafı duyarsın, öbür tarafı... Sonra ortaya çıkan mektuplar, günlükler, notlar her şeyi altüst ediverir. İnsanın aklına ister istemez takılıyor: Acaba bu mektup davayı hangi yöne çekecek?
Mahkeme Salonundaki Sessiz Bekleyiş
Savcılar ve avukatlar şu an o mektubu didik didik ediyorlar. Her cümle, her kelime, hatta her virgül bile önemli çünkü. Öyle ya, bazen en küçük ayrıntı en büyük delil olabiliyor bu tür davalarda.
Mahkeme heyeti ise - onlar da mektubu resmi dosyaya ekleme kararı almışlar. Demek ki önemsiyorlar bu yazılanları. Aslında düşününce... Cezaevinden gelen mektuplar hep dram yüklü olur. Bu da öyle mi acaba?
Floransa'da başlayan bu adalet yolculuğu, şimdi yeni bir durağa gelmiş durumda. Mektup dosyada, sanık hücresinde, mağdurun ailesi ise adaletin tecellesini bekliyor. Kim bilir, belki de bu mektup tüm dengeleri değiştirecek bir dönüm noktasıdır.
Gerçek şu ki - bu davada her gelişme yeni sorular doğuruyor. Ve biz, cevapları beklemeye devam edeceğiz. Çünkü adalet denen şey bazen yavaş işler, ama genellikle doğruyu bulur sonunda.