İstanbul'un Sancaktepe ilçesi dün akşam saatlerinde kan donduran bir olaya sahne oldu. Sanki bir korku filminden fırlamış gibiydi her şey - sıradan bir akşamüstü, sıradan bir sokak, ama sonu hiç de sıradan olmayan bir trajedi.
Mezarlık Caddesi'nde yürüyen üç masum insan, kim olduğu henüz belirlenemeyen bir saldırganın hedefi haline geldi. Silah sesleriyle yankılanan o cadde, bir anda cehenneme dönüştü adeta.
Olay Yerinde Kaos ve Korku
Gözlerini kırpmanızla olan biteni anlamanız arasında geçen o kısacık an, üç cana mal oldu. İnanmakta güçlük çekiyor insan - yolda yürüyen, belki evlerine dönen, belki de akşam yemeği için alışveriş yapacak olan üç kişi, hiçbir neden yokken vuruldu.
Çevredekilerin dehşet çığlıkları arasında, olay yerine ilk ulaşan polis ekipleri manzarayla karşılaşınca donakaldı. Üç cansız beden... Üç parçalanmış aile... Ve ortada hiçbir anlamlı açıklama yok.
Katil Zemin Kaybetti
Şüpheli - ya da şüpheliler, kim bilir - olay yerinden hızla uzaklaşmayı başardı. Ama şunu söyleyebilirim ki, peşlerinde öfke dolu bir polis ordusu bıraktılar. Öyle ya, böylesine vahşi bir cinayetin bedeli elbette ağır olacak.
Sancaktepe İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, adeta bir saatli bomba gibi çalışıyor şu an. Her saniyenin, her dakikanın önemi var. Katil ya da katillerin izini sürmek için tüm teknolojik imkanlar seferber edildi.
Bölge Sakinleri Şokta
O sokakta oturanlar için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. 'Benim sokağımda böyle bir şey olmaz' diyen o güven duygusu, bir daha asla geri gelmeyecek belki de. Komşular birbirine bakıp 'Neden?' diye soruyor, ama cevap yok.
Gözlerimin önüne getirmeye çalışıyorum - sıradan bir akşam, sıradan bir yürüyüş ve aniden patlayan silah sesleri... İnsanın tüyleri ürperiyor doğrusu.
Operasyon Tüm Hızıyla Sürüyor
Polisin elinde ne var, ne yok bilmiyorum ama şundan eminim: Bu vahşetin failleri yakalanacak. Kamera kayıtları didik didik ediliyor, tanıklar tek tek dinleniyor, her ihtimal değerlendiriliyor.
Üç cana kıyan bu caninin - ya da canilerin - yakalanması sadece bir adalet meselesi değil artık. Toplumun güvenliğini yeniden tesis etmekle ilgili bir mesele.
Son bir not düşeyim: Böyle olaylar bize şunu hatırlatıyor - hayat kırılgan. Belki de en acımasız gerçek bu. Bir akşam yürüyüşü, son yürüyüşünüz olabilir. Ve bu düşünce, insanı gerçekten ürpertiyor.
