Yoğun Bakımda Kan Donduran İddialar: 'Ben Sana Ne Yapacağımı Bilirim!'
Yoğun Bakımda 'Ben Ne Yapacağımı Bilirim' İddiası

İzmir'de yaşanan ve insanın tüylerini diken diken eden bir olay, sağlık sistemimizin karanlık yüzüne ışık tutuyor adeta. Bir yoğun bakım ünitesinde hayatını kaybeden hasta için söylenen o sözler, 'Ben sana ne yapacağımı bilirim şimdi', vicdanları sızlatıyor gerçekten.

Olay, geçtiğimiz ayın sonlarında İzmir'in gözde hastanelerinden birinde patlak verdi. Yoğun bakımda tedavi gören bir hasta, beklenmedik şekilde hayatını kaybetti. Ama asıl şok, hastanın yakınlarının olayla ilgili şikayette bulunmasıyla yaşandı.

Kayıt Altına Alınan Konuşmalar Her Şeyi Anlatıyor

Savcılık soruşturması kapsamında el konulan hastane kayıtları, adeta bir gerilim filmi senaryosunu andırıyor. Sağlık çalışanları arasında geçen diyaloglar, meslek etiğiyle bağdaşmayacak cinsten. Bir hemşirenin, 'Bu hastayı kurtaramayız galiba' dediği iddia edilirken, diğer çalışanın verdiği yanıt ise yürek burkuyor: 'Ben sana ne yapacağımı bilirim şimdi!'

Ortam gerçekten gergindi anlaşılan. Kimi çalışanların tedavi sürecinde ihmalkar davrandığı, hastanın vital bulgularının yeterince takip edilmediği öne sürülüyor. Üstelik bu iddialar, sadece söylentiden ibaret değil - hastane içi kamera kayıtları ve dijital veriler delil olarak toplanmış durumda.

Savcılık Harekete Geçti

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, konuyla ilgili kapsamlı bir soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında:

  • Olayla ilgili tüm sağlık çalışanları ifadeye çağrıldı
  • Hastane kayıtları ve kamera görüntülerine el konuldu
  • Tıbbi müdahale sürecinin usulsüzlük içerip içermediği araştırılıyor
  • Hastanın ölüm nedeni yeniden değerlendiriliyor

Savcılık, olası bir tıbbi hatanın yanı sıra, 'görevi kötüye kullanma' ve 'taksirle ölüme neden olma' suçları üzerinde duruyor. Dosya oldukça karmaşık görünüyor - tıbbi bilirkişi raporları bekleniyor, tedavi protokolleri inceleniyor, her detay mercek altında.

Aile Ne Diyor?

Hayatını kaybeden hastanın ailesi ise derin bir şok ve öfke içinde. 'Sevdiklerimizi hastaneye emanet ediyoruz, onların ellerinde can veriyorlar' diyen aile fertleri, adalet talep ediyor. Olayın üzerinin kapatılmaması için mücadele edeceklerini belirtiyorlar.

Bir akraba, 'Bize sürekli 'her şey kontrol altında' diyorlardı. Meğer hiç de öyle değilmiş' diye ekliyor, sesi titreyerek. İnsanın içi acıyor gerçekten.

Hastane Yönetimi Sessiz

Olayla ilgili olarak hastane yönetiminden resmi bir açıklama gelmiş değil. 'Soruşturma devam ediyor' diyerek konuşmaktan kaçınıyorlar. Ancak içeriden sızan bilgilere göre, hastane içinde de ciddi bir tedirginlik havası hakim.

Sağlık Bakanlığı'nın konuya ilişkin inceleme başlattığı da gelen bilgiler arasında. Bakanlık müfettişlerinin, hastanenin yoğun bakım işleyişini mercek altına aldığı belirtiliyor.

Bu olay, aslında hepimizin aklına aynı soruyu getiriyor: Sağlık kurumlarımızda denetim mekanizmaları yeterli mi? Hastaların hayatı, kişisel çekişmelerin veya ihmallerin kurbanı olabilir mi? Cevabı ürkütücü olabilir maalesef.

Sonuç olarak, İzmir'deki bu acı olay sadece bir ailenin trajedisi değil, tüm toplumun sağlık sistemine dair güvenini sarsan bir durum. Yargı süreci ilerledikçe, gerçeklerin ortaya çıkacağını umut ediyoruz. Çünkü kimse, sevdiklerinin 'Ben sana ne yapacağımı bilirim' diyen ellerde can vermesini hak etmiyor.