Bağcılar'da Korkunç Soygun Senaryosu: 'Parayı Vermezsen Eşini Terör Örgütüne Veririm'
Bağcılar'da Komşudan Terör Tehdidiyle Soygun

Günlerden sıradan bir pazartesiydi aslında. Ta ki Bağcılar'da oturan M.A.'nın telefonu çalana kadar. Arayan kişi, tanıdık bir sesle konuşuyordu ama söyledikleri tüyler ürperticiydi.

"Eşin bizim elimizde," diyordu soğuk bir tonla. "40 bin lira vermezsen onu terör örgütüne teslim ederiz."

M.A. önce şaka zannetti. Kim böyle bir şey yapardı ki? Ama arayan kişinin ses tonu hiç de şaka yapar gibi değildi. O an anladı - bu ciddiydi.

Komşuluk İlişkilerinin Karanlık Yüzü

Olayın en çarpıcı yanı? Telefondaki ses aslında M.A.'nın komşusuydu. Evet, yanlış duymadınız. Aynı apartmanda oturan, günaydınlaşacak kadar yakın olduğu birisi bu korkunç oyunu oynamıştı.

M.A. panik içinde polisi aradı. İlk başta inanmakta zorlandılar tabii. Böyle bir senaryo daha önce duyulmamıştı çünkü. Ama deliller ortadaydı.

Polisin Hızlı Müdahalesi

Bağcılar Emniyet Müdürlüğü ekipleri hiç zaman kaybetmedi. Olay yerine intikal edip teknik ve fiziki takibe başladılar. Görünüşe göre şüpheli, kurbanın eşinin çalıştığı iş yerinden bilgileri de ele geçirmişti.

Şüphelinin kimliği belirlendiğinde herkes şoke oldu. 25 yaşındaki M.E., kurbanın komşusuydu. Yani her gün karşılaştığı, belki de çay içtiği biri.

Para Teslim Anında Yakalandı

Polis, M.E.'nin M.A.'dan para almak için geldiği sırada operasyon düzenledi. O anı düşünsenize - komşunuz sizi soygun için mi tehdit ederdi hiç?

Yakalandığında üzerinden 7 bin 500 lira çıktı. Bu, toplamda istediği 40 bin liranın sadece bir kısmıydı. Geri kalanını da almayı planlıyordu anlaşılan.

Mahkemeye Çıktı, Tutuklandı

Olayın ardından savcılık sorgusu yapılan M.E., çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Şimdi cezaevinde bu akıl almaz planın sonuçlarını düşünüyor.

İnsanın aklına ister istemez sorular geliyor: Komşuluk ilişkileri bu kadar mı zayıfladı? Ya da insanlar para için neler yapmaya hazır?

Bu olay, güven duygusunun ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gösterdi. Belki de kapı komşumuzun bile aslında kim olduğunu bilmiyoruz. Ne dersiniz?