Olmaz denen şey oldu, nihayet. CHP'de görev yapan bir delege, partisinin kendi içindeki iki ismi ciddi bir iddiayla şikayet etti. Durum vahim: Kendisine meclis üyeliği sözü verilerek para aldıklarını öne sürüyor. Peki, böyle bir şey nasıl yaşanabildi?
İddiaya göre, söz konusu ilçe başkanı ve il başkan yardımcısı, delegeden yüklüce bir miktar para istemiş. Karşılığında ise ona belediye meclis üyeliği yolunu açacaklarını vaat etmişler. Ah, o meşhur 'arka kapı' sözleri… İnsanın inanası gelmiyor değil mi? Ama gelin görün ki, para elden gittikten sonra sözler de uçup gitmiş.
Delege, yapılan anlaşmanın tutulmadığını, kendisine verilen sözlerin bir bir çiğnendiğini belirtiyor. Yaşadığı hayal kırıklığını ise kelimelere dökmekte zorlanıyor. "Beni 'yapacağız' diye kandırdılar" sözleri, adeta her şeyi özetliyor. İçerden biri böyle diyorsa, varın gerisini siz düşünün.
Ortalık karıştı, haliyle. Parti tabanında şok etkisi yaratan bu iddialar, güven meselesini bir kez daha tartışmaya açtı. Siyasetin içinde böyle işler döndüğünü duymak, insanı hem üzüyor hem de ister istemez düşündürüyor. Acaba bu, buzdağının görünen kısmı mı?
Olayla ilgili resmi şikayetçi olan delegenin hukuki süreci başlattığı biliniyor. Peki ya sonrası? Parti yönetimi bu iddialara nasıl bir cevap verecek? İlgili isimler görevden alınacak mı? Bunların cevabı henüz yok. Ama kesin olan bir şey var: Siyasette güven, kırılgan bir cam gibi. Bir kere kırıldı mı, yapıştırması oldukça zor.
Bu tip iddialar, ne yazık ki sadece bir partiyle sınırlı değil. Siyasetin genelinde güven ve şeffaflık sorunu olduğu aşikar. İnsanların siyasilere olan inancını sarsan bu tarz olaylar, demokrasimiz için de büyük bir risk aslında. Umalım ki, adalet yerini bulsun ve gerçek ortaya çıksın.
