Günlerden sıradan bir pazartesiydi belki de, ta ki telefonu o mesajla titreyene kadar. Melis Birkan, dijital dünyanın karanlık sularında gezinen bir avcıyla karşılaştığını anlatırken sesindeki o inançsızlık ve öfke karışımı ton, her şeyi anlatıyor aslında.
Olay şöyle gelişmiş: Bir anda, kendisini takip etmeyen biriydi bu, direkt mesaj kutusundan yazmış. "Yatırım yapmayı düşünür müsünüz?" diye sormuş. Önce anlam verememiş. Sonra mesajlar ardı ardına gelmeye başlamış. Bir bakmış, kendisine bir yatırım uzmanından (!) söz ediyorlar. İşte o an, zili çalmış.
"Bunlar filmlerde olur" demiş içinden ilk. Ama hayır, gerçekti. Hem de burnunun dibinde.
Melis, bu duruma isyan ediyor. "Dalga mı geçiyorlar?" diye soruyor, çünkü inanası gelmiyor. Düşünsenize, bir yabancı çıkıp size rastgele para tavsiyesi veriyor. Üstelik bunu yaparken hiçbir resmi bağlantısı, güvenilirliği olmadığı halde. İnsanların saflığından ve güveninden faydalanmaya çalışan bu kişilere çok kızgın.
Peki neden paylaştı bu hikayeyi? Cevabı basit: Sessiz kalmamak için. Başkalarının da aynı tuzağa düşmemesi için. Sosyal medyanın parlak yüzünün ardında, böyle sinsi tuzakların olabileceğini hatırlatmak istemiş. Her gelen mesaja, her rastgele teklife inanmamak gerektiğini vurguluyor. "Aman dikkat" diyor adeta.
Bu olay, aslında hepimizin başına gelebilir. Melis Birkan'ın yaşadıkları, dijital çağın getirdiği yeni risklerin sadece küçük bir örneği. Belki de hepimizin bir kez daha düşünmesi gerekiyor: Sanal dünyada kimlere güveniyoruz?
