Bazen sessizliğin sesi, en gürültülü sloganlardan daha fazla yankılanır. Tam da böyle bir an yaşandı dün İstanbul'da. Ünlü sanatçı Deniz Uğur, İsrail'in Gazze'deki operasyonlarını protesto etmek için alışılmadık bir yöntem seçti.
Eşiyle birlikte ABD Konsolosluğu'nun önüne kadar yürüdü. Hiçbir pankart, hiçbir slogan yoktu. Sadece iki insan ve derin bir sessizlik. Aslında bu sessizlik, duyulması gereken her şeyi haykırıyordu adeta.
Bir Çiftin Sessiz Direnişi
O anları görenler ne düşündü bilinmez ama ben -kişisel fikrimce- bu tür protestoların belki de en etkilisi olduğunu düşünüyorum. Deniz Uğur ve eşi, konsolosluk binasına kadar adım adım ilerlerken yüzlerindeki ifade her şeyi anlatıyordu. Orada bulunan güvenlik görevlileri durumu sakinlikle izledi. Herhangi bir gerginlik yaşanmadı, ki bu da protestonun doğasına uygundu zaten.
Sanatçının bu hareketi, özellikle sosyal medyada hızla yayıldı. Kimileri "Neden sessiz?" diye sorarken, aslında cevap çok basitti: Bazen en güçlü mesajlar, hiçbir kelimeye ihtiyaç duymaz.
Sanatçılar ve Siyasi Duruş
Deniz Uğur'un bu tavrı, sanatçıların toplumsal meselelerdeki duruşunu bir kez daha gündeme getirdi. Belki de unuttuğumuz bir şey var - sanatçılar sadece eğlendirmek için değil, aynı zamanda düşündürmek için de var. Uğur'un bu sessiz yürüyüşü, tam da bunu başardı bence.
İnsan düşünmeden edemiyor: Acaba diğer sanatçılar da benzer tepkiler verecek mi? Yoksa bu, sadece bireysel bir duruş olarak mı kalacak? Zaman gösterecek elbet.
Sonuç olarak, bir sanatçının fırçasıyla değil de ayaklarıyla verdiği bu mesaj, İsrail'in Gazze operasyonlarına karşı tepkilerin sanat camiasında da yankı bulduğunu gösterdi. Ve belki de en önemlisi, protestonun sadece gürültülü olmak zorunda olmadığını hatırlattı hepimize.