
Diyarbakır'da bugün gerçekleşen olay, aslında sıradan bir güne sığmayacak kadar anlamlıydı. İnsanların bir araya gelişindeki o samimi enerji, sokakları dolduran kalabalığın yüzlerindeki kararlı ifade - her şey aslında çok daha büyük bir hikayenin parçası olduğunu anlatıyordu adeta.
Şehrin merkezinde toplanan yüzlerce kişi, ellerinde Filistin bayraklarıyla adeta bir insan denizine dönüştü. Kimi aileleriyle gelmişti, kimi arkadaş grupları halinde... Ama hepsinin ortak bir amacı vardı: Küresel Sumud Filosu'na desteklerini tüm dünyaya duyurmak.
Bir Destek Dalgası Daha
Göstericilerin attığı sloganlar binaların arasında yankılanırken, bir yandan da düşünmemek elde değil - insanlık bu tür anlarda gerçekten bir anlam ifade ediyor. "İnsani yardım götüren gemilere engel olunamaz" diyen bir protestocu, aslında hepsinin ortak hissiyatını özetliyordu belki de.
Polis ekiplerinin gösteri alanında aldığı güvenlik önlemleri dikkat çekiciydi evet, ama asıl dikkat çeken şey protestonun son derece barışçıl geçmesiydi. Sanki herkes aynı filmin farklı sahnelerinde rol alıyor gibiydi - kimse senaryoyu bozmak istemiyordu.
Peki Ya Sonrası?
Etkinlik sona erdiğinde, insanların dağılırken bile yüzlerindeki o kararlı ifade değişmemişti. Belki de en çarpıcı olan buydu: Görünüşte biten bir gösteri, aslında zihinlerde devam eden bir mücadelenin sadece görünen yüzüydü.
Diyarbakır'dan yükselen bu ses, aslında dünyanın dört bir yanında yankılanıyor. İnsani yardım konusundaki bu dayanışma ruhu - kim ne derse desin - insanlık adına umut verici. Ve bu umut, bugün Diyarbakır sokaklarında bir kez daha hayat buldu.