İstanbul, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 103. Yılında Coşkuyla Dolup Taştı! | Görülmeye Değer Anlar
İstanbul'da 103. Yıl Zafer Coşkusu!

Güneş, İstanbul'un üzerine 30 Ağustos'un o tarihi heyecanını yansıtmak için mi bilinmez, pırıl pırıl doğdu bu sabah. Boğaz'ın suları, dalgalarına bu sefer bir başka hikaye, bir başka gurur katmıştı adeta. Şehir, 103 yıl önce kazanılan o destansı zaferin ruhunu yeniden yaşatmak için sabahın erken saatlerinden itibaren hareketlenmeye başladı.

Kalabalıklar… İnsan seli diyorlar ya, aynen öyle. Her yaştan, her kökenden insan, tek bir yürek olmak için akın etti caddelere. Kırmızıyla beyazın, vatanın renginin hakimiyeti göz kamaştırıcıydı. Ellerde bayraklar, yüzlerde ise tarifsiz bir gurur ifadesi.

Törenler ve Coşku Seli

Resmi törenler için ilk durak, artık bir gelenek haline gelen Atatürk Anıtı'na çelenk sunumu oldu. Dakikalar ilerlerken, her saniye daha da kalabalıklaşan bir insan denizine dönüştü meydanlar. Protokol konuşmaları derken, bir de baktınız ki insanların coşkulu tezahüratları her sözü bastırıveriyor.

Askeri öğrencilerin o muhteşem geçişi mi? Görülmeye değerdi. Adımlarıyla yeri inletişleri, hepimizin yüreğinde bir heyecan fırtınası koparıverdi. O an, 103 yıl önce atalarımızın yaktığı özgürlük meşalesinin hala nasıl da gürül gürül yandığını hissettik.

Gökyüzünde Bir Şölen: Türk Yıldızları ve Solo Türk

Sonra… Sonra gözler gökyüzüne çevrildi. Türk Yıldızları'nın uçuşu, insanın tüylerini diken diken eden cinstendi. Uçakların arkalarında bıraktığı o kırmızı-beyaz izler, gök yüzüne adeta bir Türk bayrağı çiziyordu. İnsan, 'İşte bu!' demekten kendini alamıyor. Solo Türk'ün akrobasi hareketleri ise nefesleri kesti, alkışları coşturdu. Sosyal medya feed'leri bir anda bu karelerle dolup taştı, kim nefesini tuttu, kimin çığlığı havada kaldı bilemiyoruz!

Ve tabii ki o meşhur İstanbul trafiği… Bugün ona bile tatlı bir mazeret bulduk. Her korna, her bekleyiş, bu kutlu günün bir parçası gibi geldi nedense. Caddeler, sokaklar, vapur iskeleleri, hep bir ağızdan söylenen İstiklal Marşı ile inledi. O an orada olmayanlar için tarif etmesi gerçekten zor bir duygu.

Gün boyu süren bu coşku, akşam saatlerinde yerini hüzünlü bir gurura bıraktı. Havai fişek gösterisi, Boğaz'ın karanlık sularını aydınlatırken, her patlayış zaferin bir hikayesini anlatırcasınaydı. İnsan, 'Keşke dedem de görebilseydi' diye düşünmeden edemedi.

Bu sene de gördük ki, 103 yıl geçse de bu milletin hafızasındaki zafer ateşi sönmüyor. Bilakis, her 30 Ağustos'ta yeniden canlanıyor, daha da güçleniyor. İstanbul, bu anlamlı güne yaraşır bir ev sahibi oldu. Seneye, daha büyük bir coşkuyla buluşmak üzere…