Olmaz denen yerde, olmaz denen şeyi yapmıştı. Balkonlar onun için sıradan bir giriş kapısından farksızdı adeta. İstanbul'un o bildik apartmanlarında, kimsenin aklına gelmeyecek bir yöntemle evlere sızmayı başarıyordu.
Son kurbanı ise -ne yazık ki- güvenlik konusunda kendini fazlasıyla güvende hisseden bir aileydi. Kapılar kilitli, pencereler sıkıca kapalıydı ama balkon? Orayı kim düşünür ki?
Gece Yarısı Sessizliğinde Bir Gölge
O gece her şey normal görünüyordu. Sokaklar tenhaydı, apartman sakinleri derin uykudaydı. Ta ki o karanlık gölge balkon demirlerine tırmanana kadar. Belki de en tehlikeli hırsızlık yöntemlerinden biriydi bu - yükseklik korkusunu yenmiş, adeta bir kedi çevikliğiyle hareket ediyordu.
İçeri girdiğinde ise işini biliyordu. Acele etmeden, sanki kendi evindeymiş gibi davranıyordu. Değerli mücevherler, elektronik eşyalar, nakit paralar... Hepsi çantasında yerini alıyordu. Toplamda 70 bin lira değerinde eşya - bu küçümsenecek bir rakam değil hiç şüphesiz.
Polisin İnce Hesapları
Olay yerinde bıraktığı ipuçları belki de onun sonunu getirecekti. Polis ekipleri o ince detayların peşine düştü. Kamera kayıtları, parmak izleri, tanık ifadeleri... Her biri bir puzzle'ın parçası gibiydi.
Ve nihayet beklenen an geldi. Operasyon düzenlendi ve şüpheli yakalandı. Soruşturma derinleştikçe, aslında bu soygunun tek olmadığı ortaya çıktı. Aynı yöntemle başka evlere de girmişti.
Mahkeme süreci hızlı işledi - kanıtlar o kadar güçlüydü ki. Tutuklanma kararı çıktı ve şu an cezaevinde. Ama asıl soru şu: Kaç kişi daha balkon kapılarını kontrol etmeden uyuyor?
Bu olay bize şunu bir kez daha hatırlattı: Güvenlik sadece ana kapıyla sınırlı değil. Balkonlar, pencereler, hatta havalandırma boşlukları bile potansiyel risk taşıyabiliyor. Belki de bu gece yatmadan önce balkon kapınızı bir kez daha kontrol etmelisiniz - ne dersiniz?