İnsanın en çok güvendiği yer olması gereken evinin hemen yanı başında, beklenmedik bir ihanet... Samsun'da yaşanan ve adeta bir gerilim filminden fırlamış gibi duran olay, mahalle güvenliği konusunda herkesi düşündürecek türden.
Olay şöyle gelişti: Bir kadın, komşusunun evine -tahmin edeceğiniz gibi- izinsiz şekilde girdi. Evet, kapıyı çalıp "Şeker alabilir miyim?" demedi. Doğrudan içeri sızdı ve gözüne kestirdiği değerli altın eşyaları alıp sessizce uzaklaştı.
Kuyumcu Dükkânında Son Perde
İşin ilginç yanı, hırsızlığın hemen ardından kadının yaptığı şey oldu. Hiç vakit kaybetmeden, çaldığı altınları satmak için en yakın kuyumcuya gitti. Sanki sıradan bir iş yapıyormuş gibi rahattı - ki bu tür vakalarda genelde öyle oluyor zaten.
Ancak kader ağlarını örüyordu. Kuyumcu, elindeki altınların kayıtlı olabileceğini düşünerek şüphelendi ve durumu hemen polise bildirdi. İyi ki de yaptı!
Güven Bitti Mi?
Bu olay, insanın aklına ister istemez şu soruyu getiriyor: Komşuluk ilişkilerinde güven diye bir şey kaldı mı? Eskiden kapıların kilitlenmediği, birbirine emanet bırakılan evler nerede kaldı?
Polis ekipleri hızla harekete geçti ve şüpheli kadını olay yerinde yakaladı. Çaldığı altınlar da geri alınarak sahibine iade edildi. En azından maddi kayıp telafi edilebildi ama manevi yaranın kapanması zaman alacak gibi görünüyor.
Şimdi herkes şunu düşünüyor: Acaba bizim komşularımız da böyle şeyler yapabilir mi? İşin tuhafı, bu tür olaylar aslında hiç de nadir yaşanmıyor. İnsan bazen en yakınındakinin bile ne yapacağını kestiremiyor.
Kadın hakkında adli işlemler başlatıldı ve yargılanmayı bekliyor. Umarım bu olay, benzer niyeti olanlar için de bir uyarı olur. Çünkü güven bir kere kırıldı mı, onarması gerçekten zor oluyor.
