Paris'in kalbinde, dünyanın en ünlü müzelerinden biri olan Louvre'da, adeta bir gerilim filminden fırlamış gibi duran bir soygun vakası yaşandı. Olay, müzenin tarihi duvarları arasında sessiz sedasız gerçekleşti - ta ki kayıp fark edilene kadar.
Göz açıp kapayıncaya kadar kaybolan o paha biçilmez parçalar... İnanması güç ama bu cesur hırsızlar, müzenin sergi salonlarından tam iki adet antik mücevheri alıp götürmeyi başardı. Peki bu tarihi parçaların değeri ne mi? Açıklanan rakam tam 500 bin euro civarında!
Güvenlik Açığı mı, Dahiyane Plan mı?
Olayın nasıl gerçekleştiğine dair detaylar hâlâ netleşmiş değil - ki bu durum, olayın gizemini daha da artırıyor doğrusu. Müze yetkilileri, kayıp parçaların 17. yüzyıla ait olduğunu ve oldukça nadide eserler olduğunu belirtiyor. Bu kadar değerli parçaların nasıl olup da bu kadar kolay çalınabildiği ise herkesin kafasında büyük bir soru işareti.
Şimdi, Fransız polisi tüm hızıyla çalışıyor. İnterpol devreye girmiş durumda ve uluslararası bir arama başlatıldı. Bu tür tarihi eserlerin -özellikle bu kadar ünlü bir müzeden çalınmış olanların- satılmasının neredeyse imkansız olduğu söyleniyor. Peki o zaman neden çalındılar? Belki de koleksiyon meraklısı zengin birisi için, kim bilir...
Müze Ziyaretçileri Şokta
Olaydan haberdar olan ziyaretçiler ise hayretler içinde. "Böyle bir şeyin Louvre gibi dünyaca ünlü bir müzede yaşanabileceğine inanamıyorum" diyen bir turist, aslında herkesin diline dolanan düşünceyi özetliyor. Müze yönetimi, güvenlik önlemlerinin gözden geçirildiğini açıklasa da, bu olayın güvenilirlik üzerinde yarattığı sarsıntı kolay kolay geçeceğe benzemiyor.
Sanat dünyası bu tür haberlerle zaman zaman sarsılıyor - hatırlarsınız, daha önce de benzer vakalar yaşanmıştı. Ama Louvre gibi bir yerden... Bu gerçekten beklenmedik bir durum. Uzmanlara göre, çalınan mücevherlerin sanat marketindeki değeri çok yüksek olsa da, asıl kayıp kültürel miras açısından çok daha büyük.
Peki sizce bu mücevherlere ne oldu? Belki de şu an dünyanın bir yerinde, kapalı kapılar ardında saklanıyorlardır. Ya da -umarız böyle değildir- parçalanıp başka şekillere dönüştürülmüşlerdir. Sanat hırsızlığı dünyasının karanlık yüzü işte böyle işliyor maalesef.
Bir düşünün: Yüzyıllar boyunca ayakta kalmış, tarihe tanıklık etmiş bu eserler, şimdi kim bilir hangi ellerde, hangi koşullarda? Bu soru, sanırım hepimizin yüreğini sızlatıyor. Umarım yakında güvenli bir şekilde -nerede olurlarsa olsunlar- evlerine, Louvre'un ışıltılı salonlarına dönerler.
