
Gözyaşları sel olup aktı. Bir annenin yüreğine düşen ateş, 12 gündür sönmek bilmiyor. Küçük Eda'nın kayboluşu, ailesini derin bir karanlığa gömdü adeta. Sokaklar, parklar, her köşe başı umutla aranıyor ama o minik yüz hâlâ yok.
"Neredesin yavrum?" diye fısıldıyor anne, her sabah kapıyı açarken. Sanki bir rüyadan uyanacak ve Eda, oyun oynadığı köşede gülümseyecek mi diye bakıyor. Ama gerçek, buz gibi yüzüne vuruyor her defasında.
Çaresizlik Çığ Gibi Büyüyor
Polis ekipleri tüm güçleriyle çalışıyor - drone'lar, köpekler, gönüllüler. Mahalle adeta seferber oldu. Komşular, "Biz de aradık, hiçbir iz yok" diyorlar. Peki nasıl oluyor da küçücük bir çocuk, göz açıp kapayıncaya kadar kayboluveriyor?
Anne, son görüldüğü yere her gidişinde:
- Eda'nın oynadığı parktaki salıncağa dokunuyor
- Okul çantasını kokluyor
- Odasındaki peluş ayıcığı sıkı sıkı tutuyor
"Belki de şimdi gelir" umuduyla kapıyı kilitlemeden yatıyorlar. Telefon her çaldığında yürekleri ağızlarına geliyor. Acı, taze bir yara gibi kanamaya devam ediyor.
Bir Annenin Feryadı Sosyal Medyada Yankılandı
O videoyu izleyen gözler yaşlı kalıyor. Anne, kameralar karşısında kendini kaybediyor - "Lütfen, biri bir şey biliyorsa..." cümlesini bile tamamlayamıyor. Sosyal medyada #EdayıAriyoruz etiketiyle binlerce paylaşım yapıldı. Peki bu feryat, kayıp kızımıza ulaşabilecek mi?
Uzmanlar, "İlk 48 saat çok kritikti" diyor ama aile umudunu yitirmiyor. Belki de yarın, belki bir saat sonra... Kim bilir? Şu an tek gerçek, bir annenin gözyaşlarının dinmek bilmediği.