O sıcak yaz günü, her şey o kadar normal başlamıştı ki... Antalya'nın cennet köşelerinden Kaş'ta, ailesiyle tatil yapan 13 yaşındaki Efe Yılmaz, serinlemek için kendini masmavi sulara bıraktı. Ancak birkaç dakika içinde her şey altüst oldu. Gözlerden kayboluverdi.
İşte o an, tatil cenneti bir anda kabusa dönüştü. Ailesinin çığlıklarıyla çınladı sahiller. İnsanlar şaşkın, bir o kadar da çaresizdi. Hemen 112 Acil Çağrı Merkezi'ne haber verildi tabii.
Her Dakika Çok Önemli
Olay yerine ilk ulaşan ekipler, hiç vakit kaybetmeden arama çalışmalarına başladı. Sahil Güvenlik botları denizde tarama yaparken, karadan da ekipler hummalı bir çalışma içindeydi. Herkesin aklında aynı soru: "Küçük Efe nerede?"
Ortalıkta dolaşan endişe, adeta hissedilebiliyordu. Ailesinin yüreği ağzındaydı – kimin olmazdı ki? Saatler ilerledikçe umutlar azalıyor ama kimse pes etmek istemiyordu. Çünkü biliyorlardı ki, böyle durumlarda her saniye altın değerinde.
Soğuk Deniz, Sıcak Umutlar
Deniz, o gün her zamankinden farklı görünüyordu sanki. Dalgaların sesi bile daha hüzünlüydü. Arama çalışmaları titizlikle sürerken, bölge sakinleri ve tatilciler de olaya bigane kalamadı. Herkes bir mucize olmasını diliyordu içten içe.
Yetkililer, akıntı ihtimaline karşı arama alanını genişletti. Hava kararmaya başlarken, aydınlatma araçlarıyla çalışmaların kesintisiz süreceği açıklandı. "Vazgeçmek yok" dedi bir yetkili, alnındaki teri silerek.
Bu tür olaylar, aslında hepimizin dikkat etmesi gereken bir gerçeği hatırlatıyor: Deniz, ne kadar sakin görünürse görünsün, anlık değişebilen bir doğaya sahip. Özellikle de çocuklarımızı denize gönderirken iki kere düşünmeliyiz belki de.
Efe'nin bulunması için çalışmalar aralıksız sürüyor. Umudumuz, en kısa sürede onu ailesine kavuşturmak. Bu ailenin dramı, aslında hepimizin ortak hikayesi – kim bilir belki de en çok da bizim hikayemiz.
