Hayat bazen öyle acımasız sürprizler yapar ki, insan bir günde iki büyük yara alır. Adana'da yaşanan o gün, gerçekten de kelimelerin anlatmakta yetersiz kalacağı türden bir trajediydi.
Her şey, Hüseyin adındaki bir babanın vefatıyla başladı. Aile, hüzünlü ama bir o kadar da olağan bir cenaze töreni için toplanmıştı. Kim bilebilirdi ki, bu acının katlanarak büyüyeceğini?
Çifte Felaket
Cenaze namazı için Çukurova İlçe Müftülüğü Camii'nde toplanan kalabalığın içinde, babasını kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşayan bir genç vardı. İsmi açıklanmayan bu genç, hayatının en zor günlerinden birini yaşıyordu - ama daha neler olacağından habersizdi.
Tam o sırada, dayısı Mehmet Ali'nin aniden rahatsızlandığı haberi geldi. İnsan kalbi ne kadar dayanabilir ki? Mehmet Ali, yeğeninin acısına dayanamadı ve oracıkta kalp krizi geçirdi.
İki Cenaze, Bir Gün
Olan oldu işte. Ambulanslar, sirensler, koşuşturmalar... Tüm müdahalelere rağmen Mehmet Ali'yi kurtaramadılar. Ve böylece, bir genç aynı gün içinde hem babasını hem de dayısını kaybetmenin tarifsiz acısını yaşadı.
İki cenaze de aynı camiden kaldırıldı. İnsanın içini burkan, gözleri dolduran o anları düşünün. Aynı mezarlıkta, aynı toprağa emanet edildiler. Hayatın ne kadar da beklenmedik dönemeçleri var, değil mi?
Topluma Yansıyan Acı
Bu olay sadece bir ailenin değil, tüm Adana'nın yüreğinde derin bir iz bıraktı. Komşular, akrabalar, tanıdıklar... Herkes bu çifte trajediyi konuşuyor. İnsan, "Bu kadar acı bir güne nasıl sığar?" diye düşünmeden edemiyor.
Belediye ekipleri cenaze işlemleri için seferber oldu. Çukurova Belediyesi'nin mezarlık şefi, "Hayatımda böyle bir olay görmedim" derken sesi titriyordu adeta. Kim görür ki?
Bu acı olay bize şunu bir kez daha hatırlattı: Hayat kısa, anlar değerli. Sevdiklerimizin kıymetini bilmekten başka çaremiz yok. O genç adamın yüreğindeki acıyı tahmin etmek bile insanı ürpertiyor. İki büyük kaybı aynı anda yaşamak... Gerçekten de yürek ister.