Hakkari'de yaşanan ve yürek burkan bir kayıp hikayesi, tam altı aydır çözüm bekliyor. Geçen haziran ayında, hayatının baharındaki genç İbrahim Yılmaz, şehrin merkezine bağlı Bulak Mahallesi'ndeki bir dereye düştü ve bir daha kendisinden haber alınamadı.
O günden bu yana ailesi için her sabah yeni bir umutla başlıyor, her akşam ise hüznün ağır yüküyle son buluyor. İbrahim'in annesi, babası ve kardeşleri, adeta nefes almak için bile oğullarının izini bulmayı bekliyorlar.
Her Gün Arama, Her Gün Hüsran
Aile fertleri, bu altı aylık süre zarfında neredeyse her gün dere kenarına gidiyor, İbrahim'lerinin izini arıyor. Bazen dalgın dalgın suyun akışını izliyor, belli mi olur belki bir işaret çıkar diye. Babası Ahmet Yılmaz'ın gözlerindeki o derin keder, insanın yüreğine işliyor doğrusu.
"Artık kemiklerine bile razıyız" diyor baba Yılmaz, sesi titreyerek. "En azından bir mezarımız olsun, ona dua edelim istiyoruz. Bu belirsizlik en ağırı..."
Yetkililerden Son Açıklama
Hakkari İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, olayın ardından kapsamlı arama çalışmaları başlatmıştı. Köpekli ekipler, dalgıçlar, hatta drone'lar - neredeyse tüm imkanlar seferber edildi. Fakat ne yazık ki Dereova Deresi'nin o hırçın suları genç İbrahim'e dair en ufak bir iz dahi vermedi.
Jandarma yetkilileri, aramaların belirli periyotlarla sürdüğünü, ancak derenin debisinin yüksek olması ve bölgenin engebeli yapısının çalışmaları zorlaştırdığını ifade ediyor. Doğa bazen acımasız olabiliyor işte.
Ailenin avukatı Murat Demir ise durumu şöyle özetliyor: "İnsanın evladını kaybetmesi kadar ağır bir acı yok. Ama bir de bulamamak, nerede olduğunu bilememek var ki bu acıyı katlıyor. Yetkililerden ricamız, aramaların yoğunlaştırılması."
Bir Annenin Yürek Yangını
İbrahim'in annesi Gülseren Yılmaz'ın hali ise görülmeye değer. Oğlunun sevdiği yemekleri hala pişiriyor, kapıyı her çalışında 'İbrahim mi geldi?' diye fırlıyor yerinden. Annesinin o içli sözleri kulaklarda yankılanıyor: "Bir mezar taşına sarılmak bile nasip olmadı bize. Su vermek istiyorum oğluma, ama nereye dökeceğimi bilmiyorum."
Mahalle sakinleri de bu acıya ortak. Komşular, İbrahim'in iyi yürekli, çalışkan bir genç olduğunu anlatıyor. Babasının dükkanında çalışırmış, herkese yardım etmeye çalışırmış. Kimse böyle bir son beklemiyormuş onun için.
Bu hikaye aslında hepimizin hikayesi biraz. Kaybolan bir evlat, yüreği yanan bir aile ve çaresizlik karşısında direnen bir umut. İbrahim Yılmaz'ın izi belki bir gün bulunur, belki de o derenin sularında kaybolup gider. Ama bir annenin, bir babanın yüreğindeki o acı hiç dinmeyecek gibi duruyor.
Hakkari'de bir aile var ki, evlatlarının sadece kemiklerine kavuşmayı dileyerek yaşıyor. Ve derenin o soğuk suları, altı aydır sıcak bir yüreğin hasretini taşıyor.