
Marmara'nın soğuk sularında tam bir ay süren o çileli bekleyiş nihayet sona erdi. Acı gerçekle yüzleşmek zorunda kalan aile, derin bir hüznün eşiğinde. İş dünyasının tanınan simalarından Halit Yükay'ın naaşı, denizden çıkarıldıktan sonra toprağa verildi.
Olay, neredeyse bir ay öncesine uzanıyor. Yükay'ın kaybolduğu haberi, sevenlerini derinden sarsmıştı. Aramalar, umutla başladı; dalga dalga büyüyen bir endişeye dönüştü. Sahil Güvenlik ekipleri, günlerce—hatta gecelerce—yorulmak bilmeden çalıştı. Her dalgıç inişi, yeni bir umut, ardından derin bir hayal kırıklığı getiriyordu.
Ve sonra, o acı haberi aldılar. İnsan, böyle anlarda ne diyeceğini şaşırıyor. Deniz, bir zamanlar hayat verdiği bir canı, nihayet geri vermişti. Ama bu, bir vedadan başka bir şey değildi.
Son Yolculuğa Uğurlanış
Cenaze namazı, hüzünlü bir kalabalığın katılımıyla kılındı. Dualar, gözyaşlarına karıştı; her bir 'amin', yürekte ayrı bir sızı bıraktı. Aile fertleri, dostlar, iş arkadaşları… Hepsi oradaydı. Kimi sessizce ağlıyor, kimi ellerini açıp dua ediyordu. O anları kelimelere dökmek ne kadar zor—insanın içini acıtan bir tablo.
Halit Yükay, artık ebedi istirahatgahına uğurlandı. Geride kalanlar ise, cevapsız kalan onlarca soru ve tarifsiz bir acıyla baş başa. Hayat, bazen acımasız bir öğretmen gibi; insana en ağır dersleri, en beklenmedik anlarda veriyor.
Bu hazin son, hepimize şunu bir kez daha hatırlattı: Hayat kısa, anlar değerli. Sevenlerimize sıkı sıkı sarılmalı; her bir nefesin kıymetini bilmeliyiz. Halit Yükay'ın ailesine başsağlığı diliyoruz—ruhu şad olsun.