Yerin derinliklerinden gelen o tanıdık uğultu yine kendini hissettirdi. Evet, yanlış duymadınız - bugün yine sismik hareketlilik yaşandı ve biz de tüm detayları sizler için derledik.
AFAD ile Kandilli Rasathanesi'nin verileri adeta el ele vermişçesine uyum içinde. Öyle ki, 12 Eylül 2025 tarihinde kaydedilen depremlerin istatistikleri neredeyse kusursuz bir örtüşme sergiliyor. Kimi zaman farklılık gösterebilen bu verilerin bugünkü uyumu, jeoloji meraklılarını bile şaşırtacak cinsten.
İşte Bugünkü Depremlerin Matematiksel Dansı
Rakamlar konuştuğunda: Bugün kaydedilen depremlerin büyüklükleri 2.0 ile 4.2 arasında değişiklik gösterdi. Derinlikler ise 5 ile 15 kilometre aralığında seyretti. Küçük ama hissedilir olan bu sarsıntılar, özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde yoğunlaştı.
Aslında şunu söylemeliyim: Bu tür küçük ölçekli depremler, yer kabuğunun enerjisini yavaş yavaş boşaltması açısından uzmanlara göre olumlu bile sayılabilir. Tabii ki bu, tedbiri elden bırakmak için bir sebep değil.
Peki Hangi Bölgelerde Hissedildi?
İzmir'den Muğla'ya, Antalya'dan Denizli'ye uzanan geniş bir coğrafyada bugünkü depremlerin titreşimleri kaydedildi. Özellikle Bodrum ve Fethiye açıklarında meydana gelen deniz altı sarsıntıları, kıyı kesimlerinde hafifçe hissedildi.
Şöyle de diyebiliriz: Ege'nin hareketli toprakları yine iş başındaydı. Bölge sakinleri, bugünkü küçük sarsıntıları "tanıdık bir misafirin gelip geçici ziyareti" olarak yorumluyor.
Uzmanlar Ne Diyor?
Jeofizik mühendisleri, bugünkü deprem aktivitesini "normal sismik hareketlilik" olarak değerlendiriyor. Bölgenin jeolojik yapısı gereği bu tür küçük ölçekli depremlerin olağan olduğunu belirtiyorlar. Ancak şunu da ekliyorlar: "Küçük depremler büyüklerin habercisi olmayabilir, ama hazırlıklı olmak her zaman en akıllıcası."
Deprem çantalarının güncelliği, sabitlenmeyen eşyaların kontrolü ve acil durum planlarının gözden geçirilmesi - uzmanların üzerinde özellikle durduğu konular bunlar. Çünkü biliyoruz ki deprem değil, hazırlıksızlık öldürür.
Sonuç olarak: Bugünkü depremler endişe verici boyutlarda değil. Ancak şu unutulmamalı: Anadolu toprakları canlı ve nefes alıyor. Onun dilini anlamak ve saygı göstermek hepimizin sorumluluğu.
