Göz açıp kapayıncaya kadar bir hayat söndü. Daha dün sokaklarda koşuşturan, belki de gelecek hayalleri kuran bir gencin sonu, bir anlık dikkatsizlikle geldi çattı.
Olay, geçtiğimiz günlerde normal bir gün gibi başlamıştı. 15 yaşındaki gencin -adını vermeyelim, artık yok çünkü- direksiyon başına geçmesiyle her şey değişti. Ehliyeti yoktu tabii ki, nasıl olsun? Daha motorlu araç kullanma yaşına bile gelmemişti.
O Kader Anı
Güvenlik kameraları her şeyi kaydediyordu. Genç sürücünün kontrolü kaybetmesi an meselesiydi. Araç önce savruldu, sonra... Sonrası zaten malum. İnsan "keşke" demekten alamıyor kendini. Keşke o gün o araçta olmasaydı, keşke büyükler daha dikkatli olsaydı.
Kaza anını izleyenlerin yüreği ağzına geliyor. Sanki bir aksiyon filmi sahnesi gibi ama gerçek! Acımasız bir gerçek. Araç bir süre daha sürüklendikten sonra enkaz yığınına dönüştü.
Sonuç: Bir Ailenin Yıkılışı
Olay yerine gelen sağlık ekipleri ne yazık ki yapabilecek bir şey bulamadı. 15 yaşındaki genç, olay yerinde hayatını kaybetti. Arkasında yıkılmış bir aile, bitmek bilmeyecek acılar bıraktı.
Bu kaza aslında hepimize ders olmalı. Şu trafik denen illet, her gün onlarca can alıyor ama nedense hiç ders almıyoruz. Gençlerin araç kullanması, ehliyetsiz sürücüler... Bunlar hep bildiğimiz ama görmezden geldiğimiz tehlikeler.
İşin en acı tarafı, bu genç daha hayatının baharında. Okulu, arkadaşları, belki de bir sevgilisi vardı. Hepsi bir anda son buldu. Ailesinin evladını son kez uğurlaması ise yürek burkan sahnelerden biriydi.
Uzmanlar ne diyor biliyor musunuz? "Trafik kazaları önlenebilir" diyorlar. Evet, önlenebilir ama nasıl? İşte bunun cevabını herkesin kendisine sorması gerekiyor. Belki de biraz daha dikkat, biraz daha sorumluluk yeterli olacak.
Bu feci kaza, toplum olarak trafik konusunda ne kadar savruk olduğumuzu bir kez daha gözler önüne serdi. Unutmayalım, trafikte her kaybedilen can aslında hepimizin kaybı.