17 Ağustos Depremi'nin Unutulmaz Tanığı Emine Cebeci: 'Yerin Altından Tren Geçiyor Sandım!'
17 Ağustos deprem tanığı: 'Yerin altından tren geçiyor sandım'

Gökyüzünde yıldızların bile titrediği o gece... 03:02'de hayatın anlamını sorgulatan o sarsıntı. Emine Cebeci, 25 yıl sonra bile o anları anlatırken sesi titriyor: "Binanın içinde bir anda kendimi boşlukta hissettim. Sanki dünyanın merkezinden geçen dev bir metro, üzerimden geçip gidiyordu."

O gece Gölcük'te yaşananlar, sıradan bir deprem değildi. İnsanların ciğerlerine işleyen bir kâbustu adeta. "Camlar patladı, duvarlar yarıldı, komşuların çığlıklarıyla uyandım" diyor Emine hanım. Belki de en çarpıcı olanı, zamanın o an donup kalmasıydı.

Yıkıntılar Arasında Umut Işığı

Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte gelen manzara, film setlerini aratmayacak cinstendi. Beton yığınları arasında kaybolan hayatlar... Ama insanlığın en güzel hâli de oradaydı aslında. "Birbirini hiç tanımayan insanlar, el ele verip enkazı kaldırmaya çalışıyordu" diye anlatıyor gözyaşları içinde.

  • Depremin şiddeti 7.4 olarak ölçülmüştü
  • Resmî rakamlara göre 17.000'den fazla can kaybı
  • Yüzbinlerce insan evsiz kaldı

Bugün bile o geceyi hatırlayanlar için uykular kaçıyor. Psikologların "toplu travma" dediği şey tam da buydu işte. Emine teyzenin deyişiyle: "O gün ölenler değil, yaşayanlar asıl mağdurlardı."

Depremin Psikolojik Etkileri

Uzmanlar, afet sonrası stres bozukluğunun nesiller boyu sürebileceğini söylüyor. Özellikle çocuklar... O geceyi yaşayan minikler, şimdi kendi çocuklarını büyütürken hâlâ tedirgin. "Her sallantıda, o korku filmi gibi geceyi hatırlıyorum" diye ekliyor Emine hanım.

Peki ya ders aldık mı? İnşaat denetimleri, deprem sigortası, acil durum planları... Kağıt üzerinde güzel görünse de pratikte hâlâ eksiklerimiz var. Belki de en büyük ders, doğanın gücü karşısında ne kadar aciz olduğumuzu unutmamak.