Yer yine hareketlendi, yine içimizde o tanıdık huzursuzluk... 2 Ekim 2025 tarihi, Türkiye'nin farklı noktalarında hafif ama hissedilir sarsıntılara sahne oldu. Öyle ki, bu sıradan bir gün değil, yerin nabzının attığı bir gündü adeta.
AFAD ve Kandilli Rasathanesi'nin verileri -ki onlar olmasa bu işin içinden çıkamayız- bize şu gerçeği gösterdi: Ülkemizin çeşitli bölgelerinde, özellikle Ege ve Marmara'da, yer kabuğu yine konuştu. Aslında bu durum bize şunu hatırlatıyor: Türkiye deprem ülkesi ve bu gerçeği asla unutmamalıyız.
Hangi Bölgelerde Hissedildi?
İşte o sarsıntıların izini sürdüğümüzde karşımıza çıkan tablo:
- Ege Bölgesi her zamanki gibi yine aktif. Denizdeki hareketlilik kıyıları da etkiliyor doğal olarak.
- Marmara ise o her an tetikte bekleyişini sürdürüyor. Küçük sarsıntılar büyüklerin habercisi mi? Uzmanlar bu konuda farklı görüşlerde.
- Aktif fay hatları üzerindeki illerde hafif titreşimler kaydedildi. Öyle sanıldığı gibi sadece büyük şehirlerde değil, Anadolu'nun dört bir yanında.
Aslında şunu söylemeliyim: Bu küçük sarsıntılar büyük depremlerin önündeki sessiz çığlıklar gibi. Belki de doğanın bize gönderdiği bir uyarı mektubu.
Büyüklükler ve Derinlikler
Verilere baktığımızda -ki bazen rakamlar her şeyi anlatmıyor- çoğu sarsıntının 2.0 ile 4.0 arasında değişen büyüklüklerde olduğunu görüyoruz. Ancak şunu unutmayalım: Küçük büyüklükler her zaman masum olmayabilir.
Derinlikler ise 5 ila 10 kilometre arasında değişiklik gösteriyor. Yüzeye yakın olanlar daha çok hissediliyor tabii. İnsan düşünmeden edemiyor: Acaba yerin altında neler oluyor?
Uzmanlar Ne Diyor?
Jeofizik mühendisleri ve deprem uzmanları -onlar ki yerin dilinden anlayan nadir insanlar- bu tür küçük sarsıntıların normal olduğunu söylüyorlar. Fakat ben şahsen her depremde içimin titrediğini itiraf etmeliyim.
"Bunlar doğal enerji boşalımları" diyorlar. Peki ya enerji birikmeye devam ederse? İşte o zaman işin rengi değişiyor.
Sonuç olarak, 2 Ekim 2025 tarihi bize şunu bir kez daha hatırlattı: Depremle yaşamayı öğrenmek zorundayız. Hazırlıklı olmak, bilinçlenmek ve en önemlisi -sözüm meclisten- sağlam binalarda oturmak... Bunlar olmazsa olmazlarımız.
Unutmayalım ki deprem değil, hazırlıksız olmak öldürür. Yerin titreyişi bize bunu fısıldıyor adeta.