Yerin dibinden gelen o tanıdık uğultu yine kendini hissettirdi. Öyle sessiz sedasız geçmedi bu seferki - sismografların iğneleri adeta dans etmeye başladı derken...
Yerin Nabzı Atıyor: Son Veriler Ne Diyor?
AFAD'ın resmi kayıtlarına göre, dün sabah saatlerinden itibaren Türkiye'nin farklı noktalarında yer kabuğu hareketlendi. Aslında rutin sayılabilecek bu sarsıntılar, bize şu gerçeği bir kez daha hatırlattı: Bu topraklar canlı, hem de nasıl!
En dikkat çekici deprem, Ege Denizi'nde meydana geldi. 3.7 büyüklüğündeki bu sarsıntı, hissedilir olsa da zarara yol açacak düzeyde değildi. Şansımıza öyle!
Diğer Kayda Değer Sarsıntılar
- Manisa'nın Sarıgöl ilçesi açıklarında 2.9 büyüklüğünde bir deprem
- İzmir'in Karaburun ilçesinde 2.6 şiddetinde hafif bir sarsıntı
- Muğla'nın Marmaris açıklarında 2.4 büyüklüğünde minimal bir hareketlilik
Kandilli Rasathanesi'nin verileri ise AFAD'la neredeyse el ele gidiyor. Arada ufak tefek farklar olsa da - ki olur böyle şeyler - genel tablo aynı: Türkiye, deprem kuşağında ve bu küçük sarsıntılar aslında büyük bir gerçeğin yalnızca ufak hatırlatıcıları.
Peki Bu Küçük Depremler Ne Anlama Geliyor?
Uzmanların dediğine göre - ki bence haklılar - bu küçük sarsıntılar aslında yerin altındaki enerjinin kademeli olarak boşalması. Daha büyük depremlerin önünü kesiyor mu dersiniz? Kim bilir... Belki de evet, belki de hayır. Deprem işte, ne yapacağı hiç belli olmaz.
Şu kadarını söyleyeyim: Ege Bölgesi her zamanki gibi en hareketli bölge olmaya devam ediyor. Sanki yerin altında devasa bir canlı uyanıyor da esniyor gibi. Ürpertici ama bir o kadar da doğal.
Sonuçta, bu küçük sarsıntılar bize hazırlıklı olmamız gerektiğini fısıldıyor adeta. Unutmayalım ki deprem değil, hazırlıksız olmak asıl felaket.
