
Zonguldak'ın soğuk, nemli topraklarının derinliklerinde, umutla umutsuzluğun ince bir çizgide dans ettiği tam 25 saat... Bir kömür ocağında meydana gelen göçük, bir adamın hayatını sonsuza dek değiştirdi ve ardında derin bir acı bıraktı.
Olay, Kilimli ilçesine bağlı bir madende çalışan işçinin, aniden gelişen toprak kayması sonucu mahsur kalmasıyla başladı. Sanki yerin karnı öfkeyle kapanmıştı. İş arkadaşları, o korkunç sessizliği ilk duyduklarında, içlerine bir korku düştü – o bildik, madenci korkusu.
Yaralarına Yenik Düştü
Amansız bir kurtarma çalışması, neredeyse bir gün boyunca aralıksız sürdü. Aile dışarıda, her saniyenin işkencesiyle bekliyordu. Sonunda, enkazın arasından canlı olarak çıkarılmayı başardı. O an, orada bulunan herkeste bir sevinç dalgası yarattı. Fakat bu sevinç, maalesef çok kısa sürdü.
Aldığı ağır yaralar, bedenini fazlasıyla yıpratmıştı. Hastaneye kaldırıldı, doktorlar gece gündüz demeden onu hayata döndürmek için çabaladı. Tüm tedavilere, tüm tıbbi müdahalelere rağmen, hayata tutunamadı. Belki de son bir kez daha nefes alıp, sonra bıraktı.
Bu, sadece bir kişinin ölümü değil. Bu, bir ailenin yıkılışı. Arkada bıraktığı sevdikleri için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Madencilik, Karadeniz'in bu kasvetli şehrinde, yine kanla yazılmış bir hikayeye daha imza attı.
Bu tür olaylar, hepimizi bir kez daha düşündürmeli. İş güvenliği denilen şey, sadece kağıt üzerinde kalan bir kavram mı? Yoksa gerçekten bir şeyleri değiştirmenin zamanı çoktan geldi mi? Cevabı belki de hepimiz biliyoruz ama değişim için yeterince çaba göstermiyoruz.