Gözlerimin önünden gitmiyor o an. Düşünün, sıradan bir gün... Ailece mobilya bakmaya çıkmışsınız, belki yeni bir kanepe, belki çocuğunuz için bir çalışma masası arıyorsunuz. Kim derdi ki bu rutin alışveriş bir kabusa dönüşecek?
Konya'nın o sakin semtinde, adını vermek istemediğim o mobilya mağazasında her şey bir anda oldu. Üç yaşındaki Furkan -Allah rahmet eylesin- ailesinin bir anlık gafletiyle gözden kayboluvermiş. Anne baba belki bir koltuğu inceliyor, belki fiyat soruyorlardı, tam hatırlayamıyorum.
O Korkunç An
Sonra o çığlık... Mağazanın içinde yankılanan o tiz ses hâlâ kulaklarımda. İnsan öyle anlarda donakalıyor, ne yapacağını şaşırıyor. Furkan'ın -maalesef- yüksek bir kattan aşağı düştüğünü söylüyorlar. Nasıl oldu, nereden çıktı o merdivenlerin oraya? İşte bunu kimse tam olarak anlamış değil.
Ambulanslar yetişmiş tabii, hemen. Doktorlar, sağlık ekipleri var güçleriyle çalışmışlar ama nafile. O minicik beden dayanamamış travmaya. Hastanede kurtaramamışlar zavallı yavrucağı.
Ailenin Çaresizliği
Anne babanın halini tahmin edebiliyor musunuz? Bir dakika önce yanınızda koşturan, gülen o çocuk... Sonra bir hiç uğruna. Kelimeler yetmez bu acıyı anlatmaya, vallahi de billahi de yetmez.
Şimdi herkes aynı soruyu soruyor: Bu mağazalarda çocuk güvenliği neden yeterli değil? Neden bu tür önlemler alınmıyor? Aslında cevabı biliyoruz ama iş işten geçtikten sonra...
Polis soruşturma başlatmış, mağaza yetkilileri ifade vermiş. Fakat bunlar neyi değiştirir ki? O ailenin yüreğindeki yangın söner mi hiç?
Düşündürdükleri
Bu olay hepimize ders olsun diyeceğim ama ne fayda? Her gün benzer haberler duyuyoruz. Çocuklar pencerelerden düşüyor, havuzlara düşüyor, balkonlardan... Sanki hiç mi önlem alınmayacak?
Belki de -bence- en acı tarafı şu: Furkan'ın ailesi sadece normal bir alışveriş yapıyordu. Sıradan bir gündü onlar için. Ta ki her şey tersine dönene kadar.
O minik yavrunun ruhuna el-Fatiha. Geride kalanlara da sabırlar diliyorum -ki sabrın ne kadar zor olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu tür yerlerde daha dikkatli olmalıyız, çocuklarımızı bir saniye bile yalnız bırakmamalıyız. Son pişmanlık, malum, fayda etmiyor.