
O anları düşünmek bile insanın tüylerini diken diken ediyor. Antalya'nın Kumluca ilçesi - sıcacık güneşi ve turistik cazibesiyle bilinen bir yer ama kimse bir kadının yaşadığı o kabusu tahmin edemezdi.
Aynur Kabaosmanoğlu. İsmi gibi hayatı da bir anda karanlığa büründü. Çalılık bir arazide - tam olarak nasıl olduğu hala belirsiz - mahsur kaldı. Yardım çığlıkları havada asılı kaldı, sanki hiç kimse onun feryadını duymak istemiyordu.
Çığlıklar Duyulmadı, Umutlar Tükenmeye Başladı
Saatin tik takları her geçen dakika daha yüksek sesle çalıyordu kulaklarında. Etraf - yaprakların hışırtısından başka ses yok. "İnsanlar nerede?" diye düşündü belki de yüzlerce kez. Hiç kimse - evet, hiç kimse - onun orada, çalıların arasında sıkışıp kaldığının farkında değildi.
Zaman geçtikçe soğuk çökmeye başladı. Vücudu ürperdi, belki de korkudan, belki de soğuktan. Ama asla pes etmedi - içindeki yaşama tutunma isteği, o karanlık anlarda bile sönmedi.
Kurtuluş Anı: Mucize mi, Tesadüf mü?
Sonra bir mucize oldu. Nasıl olduysa, birileri onun orada olduğunu fark etti. Yardım ekipleri seferber oldu - itfaiye, sağlık ekipleri, herkes. O çalılık arazide, bir insanın hayatını kurtarmak için hummalı bir çalışma başladı.
Aynur Kabaosmanoğlu en sonunda güvenliğe kavuştuğunda, herkes derin bir nefes aldı. Sağlık durumu - ilk belirlemelere göre - şok geçirmişti ama hayati tehlikesi yoktu. Hastaneye kaldırıldı, tedavi altına alındı.
Olayla ilgili soruşturma başlatıldı elbette. Nasıl oldu da bir insan saatlerce çalılıkta mahsur kaldı da kimse fark etmedi? Bu sorunun cevabı aranıyor şu sıralar.
Bu olay bize şunu bir kez daha hatırlattı: Hayat bazen en beklenmedik anlarda korkunç sürprizler yapabiliyor. Ama aynı zamanda, umudunu kaybetmemenin ne kadar mühim olduğunu da gösterdi.