Hava nasıl da değişiverdi, değil mi? Bir anda her şey altüst oldu Çanakkale'de. Sanki denizin bütün hıncı gemilere, feribotlara yönelmiş gibiydi.
Rüzgar öyle bir esiyordu ki, adeta bir canavar gibi uluyordu boğazın üzerinde. Dalgalar ise -inanın- görülmeye değerdi; koca koca dağlar gibi yükseliyor, sonra çarpıyordu sahile. Doğrusu, deniz tutan biri olsaydım, sadece bakmak bile midesini bulandırmaya yeterdi.
Ulaşım Tamamen Durdu
O kadar şiddetliydi ki bu fırtına, Eceabat ile Lapseki arasındaki feribot seferleri neredeyse anında askıya alındı. Bir düşünsenize, o meşhur Çanakkale feribotları bile dayanamadı bu havaya. İşte o kadar kötüydü durum.
Gestaş'ın yetkilileri, güvenlik gerekçesiyle seferleri durdurmak zorunda kaldıklarını açıkladılar. Haklılar da - ne de olsa kimse risk almak istemez böyle durumlarda. Ama tabii bu, yüzlerce yolcunun mağdur olması demekti.
Meteorolojiden Kritik Uyarı
Meteoroloji yetkilileri zaten uyarmıştı: "Rüzgar kuzey ve kuzeybatı yönlerden fırtına şeklinde esecek" diye. Ama kimse bu kadarını beklemiyordu herhalde. Bazen öngörüler bile yetmiyor gerçeklerin şiddetini anlatmaya.
Denizdeki kabarma öyle seviyelere ulaştı ki, küçük tekneler için tam bir kabus oldu. Büyük gemiler bile zorlanıyordu bu şartlarda seyretmekte.
Yolcular Ne Yaptı?
Sahilde bekleyen yolcuların halini görseniz... Kimi sabırsızlanıyor, kimi endişeleniyor, kimi de -doğrusu- biraz korkuyordu. Kim olsa korkardı zaten, o denizde yolculuk yapmayı göze almak gerçekten cesaret isterdi.
Bazıları alternatif yollar aramaya başladı tabii. Belki karayoluyla dolaşırım diyenler oldu. Ama o da ayrı bir macera - hem zaman alıcı hem de yorucu.
Yetkililer, hava koşulları düzelene kadar seferlerin askıda kalacağını belirttiler. Haklılar da - güvenlik her şeyden önce gelir. Zaten bu tür durumlarda sabır en iyi dostumuz oluyor.
Şimdi herkesin gözü meteorolojiden gelecek haberde. Umarım en kısa sürede sakinleşir bu deniz ve her şey normale döner. Çünkü Çanakkale, feribotsuz düşünülemez bir yer - adeta şehrin atardamarı gibi onlar.
