Ankara'da Trafik Çıkmazı: Sürücüler Çileden Çıktı!
Ankara Trafiği Vatandaşı Canından Bezdiriyor

Ankara'da trafik artık sadece bir ulaşım meselesi olmaktan çıktı, tam anlamıyla bir hayat memat meselesine dönüştü. İnsanlar sabah evlerinden çıkıp akşam eve dönene kadar yollarda geçirdikleri süre yüzünden adeta hayatlarından çalınmış hissediyor.

Öyle ki, bazı güzergâhlarda normalde 20 dakika sürmesi gereken yolculuklar, bazen iki saati bulabiliyor. Bu da demek oluyor ki insanlar günde dört saatini sadece trafikte geçiriyor - inanılır gibi değil!

Sabahın Köründe Başlayan Çile

Sabah 07:00'dan itibaren Kızılay-Çayyolu hattı, Eskişehir Yolu, İstanbul Yolu adeta bir otoparka dönüşüyor. Sürücüler direksiyon başında kahvaltı yapmak, iş görüşmelerini telefonla halletmek zorunda kalıyor. Toplu taşıma kullananlar ise dolmuş ve otobüslerde balık istifi gibi seyahat ediyor.

"Artık dayanacak gücüm kalmadı" diyor Etimesgut'tan Kızılay'a her gün seyahat eden öğretmen Ayşe Hanım. "Sabah 06:30'da evden çıkıyorum, akşam 19:00'da ancak dönebiliyorum. Çocuğumu neredeyse uyanık göremiyorum."

Çözüm Önerileri Havada Uçuşuyor

Ulaşım uzmanları bu sorunun çözümü için acil önlemler alınması gerektiğini söylüyor:

  • Raylı sistem ağının acilen genişletilmesi
  • Akıllı trafik sinyalizasyon sistemlerinin devreye alınması
  • Esnek çalışma saatlerinin yaygınlaştırılması
  • Bisiklet yollarının artırılması

Ankara Büyükşehir Belediyesi yetkilileri ise sorunu çözmek için çalıştıklarını, ancak nüfus artışı ve araç sayısındaki patlamanın beklentileri aştığını ifade ediyor. Fakat vatandaşın sabrı tükenmiş durumda - artık laftan çok icraat bekliyorlar.

Bu trafik karmaşası sadece zaman kaybı değil, aynı zamanda ciddi bir stres kaynağı. Psikologlar, uzun süre trafikte kalan bireylerde öfke kontrol problemleri ve tükenmişlik sendromu görüldüğünü belirtiyor. Yani trafik sadece yolları değil, ruh sağlığımızı da tıkıyor resmen.

Peki Ne Yapmalı?

Belki de çözüm sadece belediyeden beklemekte değil. Belki hepimiz bireysel olarak adım atmalıyız - toplu taşımaya yönelmek, araba paylaşımı yapmak veya en azından trafiğin az olduğu saatleri tercih etmek gibi. Çünkü bu sorun artık o boyuta ulaştı ki, tek başına hiçbir kurumun çözebileceğinden çok daha büyük.

Ankaralılar olarak trafikle yaşamaya alıştık diyoruz ama aslında alıştığımız bir şey yok - sadece çaresizlikten kabulleniyoruz. Oysa başkent hak ettiği ulaşım konforuna kavuşmalı. Ne dersiniz, sizce bu kısır döngüden çıkmanın bir yolu var mı?